“—Ya sen… neden yalnızsın?”

Maria derin bir nefes aldı; gözler kamera gibi parladı.

"—Kocam yıllar önce öldü. Çocuğum... hiç nefes alamadı. Sonra iş, emeklilik, bir kedi, dantel örmek... Dönüp durdum. On yıllarda kendilerinden başka hakları ilk defa çay paylaşıyorum."

Orada kaldılar. Geçenler azaldı. Kar yağdı, acıyı sarmalar gibi.

Ertesi sabah Nikolay, bankada değil, küçük, papatya desenli perdeleri olan sıcak bir odada odadaydı. Evin içi çörekler vardı. dışarıdaki ağaçlar buz tutmuştu; İçeride ise tuhaf bir huzur vardı, sanki biri ona yeniden yaşama hakkı sözleşmesi.

“—Günaydın!” Maria bir tabak syrniki ile içeri girdi. “En son ne zaman ev yemeği yedin?”

“—Neredeyse on yıl oldu,” diye bağırdı Nikolay. “Oğlum ve karısı genellikle dışarıda söylüyordu.”

Maria sorgulamadı. Ona yemek verdi, üstü battaniye örttü, odalar çok sessiz olmasın diye radyoyu açtı.

Günler haftalara döndü. Nikolay çözülmeye başladı. Sandalyeleri tamir etti, küçük evi derli toplu tuttu, hikâyeler anlattı—apartman idaresinden, bir iş arkadaşının gaz patlamasından nasıl kurtarıldığından... Maria dinledi. Ona çocuğunluğundan hatırladığı çorbayı pişirdi, çoraplarını yıkadı, atkı ördü ve yıllarca hissetmediği bir şey verdi: şefkat.

Sonra bir gün her şey değişti.

Maria pazardan dönerken kapının önünde bir araba gördü. Bir adam indi—Nikolay onu her yerde tanırdı. Valeri.

“—Affedersiniz… Burada Nikolay Andreyeviç mi oturuyor?”

Maria'nın kalbi sıkıştı.

“—Ona ne yakınlığınız var?”

"—Ben... Ben onun oğluyum. Onu arıyordum. Gittiğini... Olga gitti. Meğerse... aptalmışım."

Maria onu süzdü.

"—İçeri gel. Ama unutma: baban, istenen gibi yerinden oynatabileceğin bir eşya değil. Sadece yalnızsın diye geri dönmek zorunda değil."

Valeri başını.

“—Anlıyorum.”

İçeride Nikolay, elinde gazete, koltukta oturuyordu. Bir durumun neden geldiğinin anlaşılması. Göğsü döngüsü, soğuk gecelerin, köprü altlarında geçen uykusuzluğun acısı doldu.

“—Baba…” dedi Valeri boğuk bir sesle. "Affet beni."

Sessizlik oldu. Ardından Nikolay şöyle konuştu:

"—Bunu daha önce de diyebilirdin—banktan önce, köprü altında gecelerden önce, hepsinden önce. Ama... seni affediyorum."

Bir damla yaş yanaklarından süzüldü—ağır, geçmiş gibi; sıcak, affediş gibi.

Bir ay sonra Valeri'nin babasına eve dönüşünü teklif etti. Nikolay reddetti.

“—Kendime ait küçük bir köşe buldum,” dedi. "Burada sıcaklık var, gerçek çay var ve beni bekleyen biri var. Kızgın değilim. Sadece onun amacını yeniden başlatmak istemiyorum. Affetmek, unutmak demek değil."

İki yıl sonra Nikolay ve Maria tekrar park bankasında buluştular. El ele tutuşup kuşlara yem verdiler, aynı termostan çay içtiler. Bazen bölgelerde kalanlar, bazen her şeyden konuşurlar.

Bir gün, sokakta dururken Nikolay senin gökyüzüne kadar mırıldandı:

"—Hayat tuhaf. Evinden atılıyorsun ve kırıldığını sanıyorsun. Sonra biri geliyor—bir sıcaklıktan sonra değil, sıcak bir kalpten—ve sana duvardan değil, sevgiden bir yuva veriyor."

Maria onu kucakladı.

“—O zaman tekrar karşılaşmak, bir park bankasında bile olsa, değermiş.”

Sakin yaşadılar. Hiçbir şeyi aceleye getirmediler, birbirlerine koca-karı demediler. Ama evlerinde bir aile vardı—görünmez ama ona şeyde hissedilen. Sabahlar semaverin tıslamasıyla, taze çay kokusuyla, Maria'nın mutfağında mırıldanmasıyla başlıyordu. Bağlar sözlerde değil, davranışlarda, bakışlarda, küçük hareketlerde yaşanıyordu.

Bir bahar günü Valeri tekrar geldi—bu kez yanında yaklaşık sekiz yaşında bir çocukla.

“—Baba…” dedi detaylı. "Bu Sasha. Torunun. Seni öğrenmek istiyor."

Nikolay dondu kaldı. Çocuk utangaç ve güven dolu gözlerle baktı. Elinde bir resim vardı: eski bir ev, bir ağaç, bankada oturan iki figür.

“—Bu sen ve Maria büyükanne” dedi. "Babam anlattı. Ben de bir dedem olsun istiyorum."

Nikolay diz çöktü, çocuğu kucakladı ve göğsünde bir sıcaklık hissediyor.

O gün sonra Sasha'nın hayatları karıştı. Sadece bahçede oynamadı; evi canlandırdı. Nikolay tekrar bir şeyler yapmaya başladı—salıncak, oyuncak bir tekne, eski bir radyoyu tamir etmek… Akşamları torununa hikayeler okudu, bir zamanlar oğlununa yaptığı gibi.

çocukları dinlerken Maria yumuşakça dedi ki:

Bunlar da İlginizi Çekebilir