Annesi, Mia’nın endişelenmesini veya kariyerinden kopuk hissetmesini istemediği için gizlice kanserle mücadele ediyordu. Hastalığını yalanların ve sessizliğin ardına saklamış, bir yük olmaktansa yalnızlığı seçmişti. Ama Mia için yalan, gerçeklerden daha acı vericiydi. Annesinin yanına diz çöktü ve gözyaşları içinde, “Asla bir yük olamazsın. Burada olmalıydım. Burada olmak istiyorum ,” dedi. O andan itibaren Mia, toplantı odalarını başucu bakımıyla, hırsı da varlığıyla değiştirerek geri döndü.
Annesinin hayatının son ayları, ikisinin de beklemediği ama ikisinin de çok değer verdiği bir dönemdi. Hikayeler paylaştılar, basit yemekler pişirdiler, eski fotoğraflara bakıp ağladılar ve yıllardır hiç olmadığı kadar güldüler. Annesi kollarında vefat ettiğinde, bunu sevgiyle sarılmıştı. Mia, kaçırdığı tek bir teslim tarihinden bile pişman değildi; çünkü o son değerli anlarda, yanında olmuştu. Ve gerçek sevginin kolay olanı yapmak olmadığını öğrendi. Canı yansa bile yanında olmak demekti.