Bir çocuk gibi utanmadan, yüksek sesle ağlarken, köpek de sanki zamanlarının kısa olduğunu anlamış gibi usulca sızlanıyordu.
— Sen benim kızımsın… sadık kızım… — diye fısıldadı, onu daha sıkı tutarak. — Bensiz ne yapacaksın?..
Sanki her ayrıntıyı hatırlamaya çalışıyormuş gibi, sırtını tekrar tekrar okşarken elleri titriyordu. Köpek ona sadık gözlerle baktı.
— Beni affet… Seni yalnız bıraktığım için, — sesi kısıldı ve kısıldı. — Gerçeği ispatlayamadım… ama en azından her zaman bana ihtiyacın oldu.
Gardiyanlar hareketsiz duruyordu; çoğu bakışlarını kaçırdı. En sert olanlar bile kayıtsız kalamadı: Karşılarında bir suçlu değil, hayatının son anlarında dünyasından geriye kalan tek şeyi elinde tutan bir adam vardı.
Gözlerini gardiyana kaldırdı ve kırık bir sesle şöyle dedi:
— Ona iyi bak…
Gardiyandan onu eve götürmesini istedi, direnmeyeceğine ve cezayı kabul edeceğine söz verdi.
O anda sessizlik dayanılmaz hale geldi. Köpek, olacaklara itiraz eder gibi tekrar sert ve yüksek sesle havladı.
Ve mahkum ona son kez sarıldı, sonsuza dek veda ederken bir insanın olabileceği kadar sıkı sarıldı.