Mahkumlar tcavüz korkusundan tuvalete gidemiyor!
İşte batının insanlığı ve medeniyeti.
Midilli Adası'nın en kalabalık mülteci kampı Moria'da 10'dan fazla seyahatte 5 bin fazla mültecinin kalıyor. Kamp adeta bir açık hava hapishanesini andırıyor.
Haberin Devamını Okumak için tıklayınız
Savaş ve yoksulluktan kaçarak Midilli Adası’na gelen sığınmacılar, Moria kampındaki gayriinsani şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.
Moria Kampı, 2 bin kişilik kapasiteye sahip. Ancak burada, Suriye, Irak, İran, Afganistan, Mısır, Filistin, Cezayir, Etiyopya, Eritre, Somali, Kongo, Sudan, Bangladeş, Pakistan gibi 10’un üzerinde ülkeden 5 bine yakın insan, sığınma taleplerinin kabulünü bekliyor.
Kamp dolduğu için yeni gelenler daha çok yazlık çadır kurarak bitişikteki zeytinlik alanda yaşıyor. Bu bölümde elektrik yok ve kışın ısınmak için zeytin ağaçlarını yakıyorlar. Kampta sığınma başvurusunun sonucunu 3-4 aydır bekleyen de var 2 yıldır bekleyen de… Konteynerlerin bulunduğu alan dışındaki çadır bölümünde çekim yapma izni alıyoruz. Kimi çadırlar bir kişinin bile giremeyeceği kadar küçük. Etraf çamur. Çocuklar yeni açan bahar çiçekleriyle oynuyor ama genelde aylarca çamurun içindeler. Kimi çadır önünde namaz kılıyor, kimi kırık dökük bir ayna karşısında tıraş oluyor.
CEHENNEMDE GİBİYİZ
Suriye’nin Deyr ez Zor kentinden gelen 25 yaşındaki Mahmut Hamada 1.5 aydır Midilli’de olduğunu söylerken, “Buranın bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum. Avrupa’ya insan hakları daha iyi diye geldik ama burası çok kötüymüş. Hapishanede, cehennemde gibiyiz, bilsem gelmezdim”diyor. Beş aydır Moria’da bulunduğunu söyleyen Nezel ise “Sekiz kişilik ailemle zor şartlar altında bu küçücük çadırda yaşamaya çalışıyoruz” diye konuşuyor.
TEK ÇÖZÜM TAŞINMALARI
SınırTanımayan Doktorlar (MSF) Midilli’deki saha koordinatörü Luca Fontana: “Bu kampta insanlar intiharı deniyor. İki gün önce 19 yaşında bir çocuk intihara kalkıştı. Bir ay önceye kadar 200 kişiye bir tuvalet, 300 kişiye bir duş düşüyordu. 20 kişinin yaşadığı konteynerler var. Hayatlarını riske atıp buraya ulaşıyorlar ve neyle karşılaşıyorlar? Sağlık ve korunma şartları yok. Geceleri kendilerini konteynerlerine kilitliyorlar. Kadınlar geceleri tecavüze uğramaktan korktukları için tuvalete gitmeye çekinip altlarını bağlıyor. Tecavüze uğramış kadınlarımız var başvuran. Tek çözüm bu insanları adadan taşımak.”
İnsan hakları kuruluşları ve mültecilerin sık sık protesto ettiği sefalet tablosu içinde çocuklar dikkat çekiyor. Ormanlık alanda su kenarında oynarken karşımıza çıkan Hamza ve Huveydi’nin, “Botla gelirken çok korktuk” sözleri mağduriyetin yolculukla birlikte başladığını gösteriyor. Adada, denizde hayatını kaybeden kimsesiz mülteciler için bir mezarlık ve suça karışanların tutulduğu hapishane de var. Kampta kalanlardan sığınma talebi kabul edilenler anakaraya gitmeye hak kazanırken, kabul edilmeyenler sınırdışı edilip Türkiye’ye gönderiliyor.