Köyün birinde “Şeytanın Mezarı” varmış. Kıssa bu. Köyde adet tarlaya giden ve gelen her köylü bu mezara “lanet” okurmuş. Köyde yerleşik bir adetmiş. Bir gün köylülerden biri tarla dönüşü şeytanın mezarının önünden geçerken kendi kendine: “Yahu Şeytan! Yıllardır herkes sana lanet okuyor. Ama ben sana Fatiha okuyacağım bugün” demiş ve Fatiha okumuş. ……..DEVAMINI GÖR-MEK VEYA OKU’MAK İÇİN FOTOĞ/RAFININ ÜZERİNE TIK/LAYİP DİĞER SAYFAYA GEÇEBİLİRSİNİZ..
Eve dönmüş. O gece Şeytanı rüyasında görmüş. “Ya Arkadaş” demiş. “Asırlardır herkes bana lanet okuyor. Sen bana Fatiha okudun. Bu iyiliğini karşılıksız bırakmak istemiyorum. Benimle gel” demiş ve adamın elinden tutmuş bahçeye çıkarmış.
Sonra da bahçedeki dut ağacının altını göstermiş. “Bak bu ağacın altında define var. Uyanınca kaz. Define senin olsun.” Köylü sevinmiş. Şeytan: “Dur” demiş. “Uyanınca unutursun bir işaret koy.” Köylü “Ne yapayım” demiş. Şeytan: “Küçük abdestini yap.” Köylü denileni yapmış. Şeytan: “İyi ama demiş sen uyanıncaya kadar işaretin kurur. Sen de unutursun.” Köylü: “Ne yapmalıyım?” demiş. Şeytan: “Şimdi büyük abdestini yap” demiş. Köylü denileni yapmış. Yapmış ama o anda uyanmış. Gerisi malum…
Öyle bir çağda, öyle bir zamanda yaşıyoruz ki; etrafımız çevrilmiş durumda. Nereye dönsek karşımızda çirkeflikler vuku bulmakta, va-hş-et işlenmekte. İnsanlar kötülüğün kaynağı olan nefis ve şeytan ile imtihan geçirmekte.
Güç ve zenginlik, güzellik ve gençlik, makam, mevki ve itibar dünya hayatının tuzaklarından olup önümüzde bayrak açmış durumda. Dünya sevgisi ve baş olma sevdası ile yanan nice çılgınlar da bu rüzgâra kapılıp telef olmakta.
Meydanlarda esip gürleyen, iş icraata gelince düşüncede zıddı ile mutabakat arayan, yıllar boyu nurlu diye anılan, ışığa çıktığında eteklerinden nur yerine gübre dökülen, din üzerinden ahkâm kesip ihaneti tezgâhlayan ve mezbahaneler arası dolaşan kedi misali ülke ülke dolaşıp eğitim adı altında ajan büyüten küçük şeytanın ahkâmına uyup bahçelerimizi pislettiler. Nice yarasaların peşinden karanlıklara gömüldük.
Ahmaklık görülebilseydi gecenin karanlığı onun yanında aydınlık gibi kalırdı. Kıssadan hisse…