Ziyaretler arttıkça, evimize hayırlı olsuna gelmekten çok, bir eksiğimizi bulmaya gelen insanlar olduğunu fark ettik. “Bir yemek masanız bile yok mu?” diye sormaktan çekinmeyenler oldu. Sanki bu ev, bizim değil de başkalarının yargılayabileceği bir vitrinmiş gibiydi.
Bir akşam, eşimle oturup bu durumu konuştuk. Onca söylenenlere rağmen aslında memnunduk halimizden. Sahip olduklarımız az ama içten gelen bir mutluluğumuz vardı. Sonunda o an fark ettik ki, en değerli şey zaten buydu. Gösterişle dolu bir ev yerine huzurlu bir yuvamız vardı ve bu bize yetiyordu. İkimiz de biliyorduk, başkaları ne derse desin, biz mutluluğumuzu kendi basitliğimizde bulmuştuk.
Kendi hayatımızı yaşamaya ve başkalarının beklentilerine göre değil, kendi değerlerimize göre hareket etmeye devam ettik. Ve belki en önemlisi, birbirimize söz verdiğimiz gibi mutlu ve sade bir hayat yaşadık.

Bunlar da İlginizi Çekebilir