Kış aylarına girdiğimiz şu günler tam olarak soğuk algınlığı, grip gibi üst solunum yolu hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Sağlığına dikkat etmek isteyenler bitki çayı tüketmeye yöneliyor. Fakat uzmanlar bu konuda uyarıyor.
Şüphesiz kışın vazgeçilmezlerinden biri bitki çayları. Gerek sadece lezzetli ve sağlıklı bulduğu için gerekse soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklardan korunmak tüketilen bitki çaylarının, dikkatli tüketilmemesi durumunda sağlığı tehlikeye attığını ve hatta felce kadar götürdüğünü biliyor muydunuz? İşte birlikte tüketildiğinde sağlığımıza iyi gelmeyen ve adeta tehlike saçan bitki çayları...
Bitki çaylarındaki tehlike
Kış aylarına girdiğimiz şu günlerde artan üst solunum yolu hastalıklarından korunmak isteyenler bitki çayı istediklerinde kış çaylarına yöneliyor. Ancak uzmanlar bitki çayı tüketicilerini bu konuda temkinli olmaları gerektiği yönünde uyarıyor. Zira hem çayların bir karışım halinde tüketilmesi hem de kronik hastalığı olanların herhangi bir uzmana danışmadan bu çaylardan içmesi şifa yerine tam tersi ciddi yan etkilere yol açabiliyor. İşte birlikte tüketildiğinde tehlike saçan o bitki çayları...
Farmakolog Doç. Dr. Zülfiye Gül, soğuk kış günlerinin kapımıza dayandığı günlerde, özellikle üst solunum yolu hastalıklarında sıklıkla tercih edilip tüketilen bitki çaylarının ilaç gibi görülmemesi gerektiğini vurguladı. Gül, şu sözleri kaydetti:
“Bitki çayları bağışıklık sistemimizi güçlendirmemizi sağlayabilir. Çünkü bu bitkiler yüksek oranda antioksidan içeriyor. Yani vücudumuzdaki toksinleri toplayıp atacak moleküllere sahipler. Ama hastalık ilerledikten sonra bu bitkilerden çok da fazla mucize beklememek gerekir. Bir çayla ilacın vereceği etkiyi elde etmek mümkün değil. Asla bir ilaç yerine koymamak gerekiyor.”
Doç. Dr. Gül, ‘kış çayı’ adı altında bir karışım halinde satılan çaylara dikkat çekiyor ve burada önemli bir sorun olduğunun altını çiziyor.
Karışım çayların kimin tarafından hazırladığını, içinde hangi bitkinin ne oranda olduğunu bilmediğimizi ifade eden ve kışın hastalıklardan korunmak adına bu çayları tüketmenin faydadan çok zarara yol açabileceğini şu sözlerle açıklıyor:
“Karışım çaylardan uzak durmalıyız. Çünkü bu bitkisel karışımlar, çok bilinçli kişiler hazırlasa bile bir kimyasal bombardımanı haline geliyor. İçinde hangi ürünün ne kadar olduğunu bilmediğimiz için dozu hesaplayamadığımız için belirsiz bir risk doğuyor. Benim tavsiyem bu ürünlerin tek olarak tüketilmesi yönünde.
Bitki dediğimiz şey aslında bir eczane yani onun içinde de bir sürü kimyasal madde var. Kullandığımız doza göre vücudumuzu etkileme oranları var.
Örneğin bir tansiyon hastası ya da şeker hastası, sürekli aynı bitki çayını çok fazla dozda kullanırsa her gün aldığı ilacın emilme veya vücuttan atılma dozunu etkileyebilir. Bu bitkiler ilacın vücuttan atılımını ya da emilimini etkileyeceği için hastalığın seyrini de değiştirecektir. Bu da ciddi komplikasyonlara, hayati tehlikeye kadar varacak sonuçlara sebep olabilir.”
Herhangi bir kronik hastalığı olmayan sağlıklı kişiler için de uyarılar var Farmakolog Doç. Dr. Gül’ün. Yine karışım yerine bitki çaylarını tek başına tüketmelerini öneriyor ve bir örnek üzerinden anlatıyor:
“Yapraklı bitkiler daha çok demleme usulü ile hazırlanır. Kök bitkiler ise kaynatılır. Örneğin ıhlamur demlenecekse iki üç tutam ıhlamur 2-3 bardak suda demlenir. Tüketim miktarı da önemli. Günde iki bardak tüketmek normal.”
Hamileler için de bir parantez açan Gül ve karışım çay uyarısını onlar için de yapıyor. “Çünkü o çayların içinde çok fazla değişik bitki bulunmakta. Her bir bitkide aslında kimyasallar var. O kimyasalların gebelik sürecinde bebeği ve anneyi nasıl etkileyeceğini bilmediğimiz için bu anlamda çok riskli” diyor.