İnsanlara yapılan iyilik, Allah’a verilen borçtur...
Ve Allah, borcunu m
Kapının önünde duruyorum. Müşteri bekliyorum. İki alt dükkana 78 yaşında bir çocuk girdi. Komşum beni pek sevmez. Ucuza traş yapıyorum diye de ona pek müşteri gitmez.İstiyor ki onun gibi pahalı yapayım, çok kazanalım.Neyse çocuk girdiği gibi çıktı.Bana doğru yürümeye başladı.
Önümde durdu ve ‘’Amca,traş kaç para?’’ diye sordu. Baktım, ayakkabıları yırtık, üstünde mont var ama değil ki kışlık. Sanki 5 yaş büyük birinden emanet almış, kolları görünmüyor aşağı doğru sarkmış.Anladım ki parası çok değil, yetecek mi diye soruyor.
‘’Sen kaç para verirsen o kadar olsun traş parası’’dedim ve kapıyı açıp içeri buyur ettim. Otur bakalım koltuğa dedim. Aman Ya Rabbim.Koltuk ıslandı, üşümeye başladı.Altına bir havlu serdim,suyunu çeksin bari dedim. Ayakkabılarından da su damlıyor, böyle durursa hasta olacak ama bilmiyor.
Neyse onları da çıkardım,çoraplar da su gibi.Yan taraf tuhafiye idi.Seslendim iki çorap getir abla dedim ve giydirdim. Artık traş edebilirim. Hem traş başladı,hem sohbetimiz.Arka arkaya sordum, onun cevaplarını kocaman adam olarak buldum.Babası yıllar önce vefat etmiş.Annesi evleri temizleyen biriymiş.Ama şimdi hasta dedi. Evde yatıyormuş.
Öğretmenleri herkes tatil dönüşü saç traşını olsun demiş.Çocuk çok ağlayınca annesi de ona 7 TL vermiş,çık olabilirsen traş ol oğlum diye söylemiş.Bu paraya traş olunmaz bunu annesi bilmeliydi diye düşündüm.Ama anladım ki kadın da yok para, hem neden 10 değil de 7 lira? Traş bitti. Peki ne olacak şimdi?Tamam çoraplar yeni. Ama ayakkabılar daha kurumadı ki? Benim kendi çocuğum hasta olur, dükkan kapatamayız biz. Sağolsun hanım alır gider, doktor işlerini hep o halleder. Müşteriler, ıslak ayakkabı, hasta bir anne,üşüyen bir çocuk...?İçim içimi yedi.
Peki ben ne yapacağım şimdi? Giydi ıslak ayakkabıları, bir de bozuk 7 TL’yi bana uzatmaz mı? Aldım parayı, giydim montumu, kapattım dükkanımı, dedim kendi kendime şimdi para kazanma zamanı mı? Ben de geleceğim seninle, yürü bakalım düş önüme. İndik alt caddeye, aldık bir ayakkabı ile birkaç kışlık mont vesaire. Sonra da bir markete. Yalan çıkarsa vermem, alır evime götürürüm dedim kendi kendime. Sonunda vardık onun gösterdiği eve.Girdik içeriye.
Gerçekten yatakta hasta bir anne, yatak ucunda da sanki ona refakat eden küçük bir çocuk daha beklemekte. Allah’ım dedim sen ne büyüksün be. Tutturdum bu defa bende bir iyilik edeceğim birisine. Konuştuk, utangaç ablam ile uzun uzun.Aldıklarımı bıraktım, o gün kazandığım parayı da al abla dedim yanınızda bulunsun. Çıktım evden.Daha çok şey ve ilaç getirmek için bu gece tekrar geleceğim gecikmeden. Koca adamım, babam vefat etti dayandım ağlamadım. Ama buna dayanamadım.Çok da mutluyum, o an da şükür için yer bulsam secdeye kapanacağım. Tam dükkana varacağım, az kaldı. O arada telefonum çaldı. Benim büyük kızım okulu bitirdi aylardır bir iş beklemekteydi. İş bulmuş, hem de 3.200 TL ile başlayacağım baba deyince çöktüm ben hepten yere. Yaşlı bir amca gördü beni, hayırdır evlat bir derdin mi var yoksa hasta mısın dedi? Kalktım ayağa sağol amca dedim, toparlandım. Ey Allah’ım ben farkında olmadan “sana borç vermişim”, meğer sen aynı gün geri ödermişsin. Ben bilemedim, çok özür dilerim…