Bir moda yarışmasındaki ilginç tavırlarıyla ünlenen Bahar ve Nihal Candan kardeşler suç örgütüne üye olmaktan tutuklanarak cezaevine gönderilmişlerdi. Candan kardeşlerin alacakları rekor ceza belli oldu.
Dilan Polat ve Engin Polat davasıyla başlayan fenomen avı, incelemeye alınan 600 fenomen ile devam etmişti. Sazan Sarmalı yöntemiyle suç örgütüne yardım etmek suçundan incelemeye alınan ve sonrasında şafak operasyonu ile tutuklanarak cezaevine gönderilen Candan kardeşler, uzun süre ülkenin gündeminden düşmediler.
Depremzedelerle dalga geçmişlerdi
Ekranlarda yayınlanan bir moda yarışmasında ünlenen kardeşler, gerek oradaki davranışları gerek sosyal medyadaki ilginç tavır ve paylaşımları yüzünden sosyal medyanın gündeminden hiç düşmüyorlardı. Konuşma tarzı ve yaptığı paylaşımlarla sosyal medyada adından sık sık söz ettiren Bahar Candan ve ablası Nihal Candan, özellikle de asrın felaketi 6 Şubat Depreminde yaptığı depremi alay konusu yapan paylaşımlarıyla toplumda büyük antipati toplamışlardı.
Türkiye'nin fenomen isimlere yönelik operasyonlara kitlendiği bu dönemde, sazan sarmalı yöntemiyle insanları dolandıran Candan kardeşler tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Mağdur isimlerle lüks restoranlarda bir araya gelen Candan kardeşler, fenomenliklerini kullanarak güven veriyor ve bu sayede parayı kolayca ellerinden alabiliyorlardı.
Candan kardeşlerin Küçükçekmece 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmalarına bir kısım sanıklar, mağdurlar ve avukatları geldi.
Duruşma sonunda Candan kardeşlere rekor bir ceza kararı verildi. İşte o cezaya dair detaylar...
Dilan Polat ve Engin Polat davasıyla başlayan fenomen avı, incelemeye alınan 600 fenomen ile devam etmişti. Sazan Sarmalı yöntemiyle suç örgütüne yardım etmek suçundan incelemeye alınan ve sonrasında şafak operasyonu ile tutuklanarak cezaevine gönderilen Candan kardeşler, uzun süre ülkenin gündeminden düşmediler.
Konuşma tarzı ve yaptığı paylaşımlarla sosyal medyada adından sık sık söz ettiren Bahar Candan ve ablası Nihal Candan, özellikle de asrın felaketi 6 Şubat Depreminde yaptığı depremi alay konusu yapan paylaşımlarıyla toplumda büyük antipati toplamışlardı. Türkiye'nin fenomen isimlere yönelik operasyonlara kitlendiği bu dönemde, sazan sarmalı yöntemiyle insanları dolandıran Candan kardeşler tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Mağdur isimlerle lüks restoranlarda bir araya gelen Candan kardeşler, fenomenliklerini kullanarak güven veriyor ve bu sayede parayı kolayca ellerinden alabiliyorlardı. Candan kardeşlerin Küçükçekmece 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmalarına bir kısım sanıklar, mağdurlar ve avukatları geldi.
Duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Eren Koç'un "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek" ve 73 kişiye karşı "nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 479 yıl hapis ve 141 milyon para cezası ile cezalandırılmasına karar verirken, Nihal Candan'ın eski sevgilisi sanık Onur Apaydın'ın ise aynı suçlardan 459 yıl 7 ay hapis ve 143 milyon 849 bin 200 TL para cezası ile cezalandırılmasına hükmetti. Ayrıca sanıkların 2 müşteki yönünden beraatine karar verilirken, diğer sanıkların da değişen oranlarda hapisle cezalandırılması hükmedildi.
Mağdurların bir kısmının avukatı Burak Temizer verilen karara ilişkin, "Gelinen noktada Türkiye'nin farklı illerinden tam 73 mağdurun olduğu, 37 sanığın yargılandığı 17 celse süren dava neticesinde sanıkların yüzyıllarca yılı bulan hapis cezaları ve milyonlarca liralık adli para cezaları ile cezalandırılmalarına karar verildi. Örgüt, icra dairelerinden hacizli veya devletin el koyduğu araçları sözde ucuza temin etmek vaadiyle onlarca kişiyi farklı zamanlarda milyonlarca lira dolandırmış durumda.
Örgüt üyeleri yeri geldiğinde kendilerini kamu görevlisi örneğin icra müdürü olarak yeri geldiğinde de banka yetkilisi olarak tanıtmışlar. Aynı zamanda mağdurlardan alınan paralar kimi zaman kurulan paravan şirketlerin hesaplarına yatırtılmış. Tabii ki bir de madalyonun diğer yüzü olarak suçtan elde edilen milyonlarca liranın aklanması sürecine bir başka deyişle suç gelirlerinin aklanmasına dair de ilerleyen zamanlarda yargılamalar olacak ayrıca hükümler kurulacaktır" değerlendirmelerini yaptı.
Küçükçekmece Cumhuriyet Savcısı tarafınca açıklanan mütalaada İstanbul genelinde dolandırıcılık yaparak menfaat temin etmek maksadıyla belirli bir organizasyon içerisinde hareket eden şahısların paravan olarak oluşturulan şirketler üzerinden faaliyet gösterdikleri ifade edildi. Mütalaada, şahısların ilk aşamada müştekilere tanıdıkları vasıtasıyla ulaşarak güven kazandıktan sonra Vergi Dairesi gibi resmi kurum ve kuruluşlardan birim amiri Veysel olarak tanıttıkları şahıs vasıtasıyla ihale yoluyla aldıkları araçları piyasa fiyatının altında bir bedelle sattıklarını söyleyerek ikna ettikleri belirtildi.
Müştekilere, Whatsapp uygulaması üzerinden araç ve fiyat listesi gönderip teklifte bulunulduğu da belirtilen mütalaada, gönderilen listeden beğendiği araçları almak isteyen müştekilerle anlaşma sağlandığı, şahısların anlaşmaya göre araç bedelinin yüzde 10'u oranında bedeli peşin olarak aracı şirket olduğu belirtilen paravan firmanın hesabına gönderilmesini sağladıkları ifade edildi. Şahısların araç ücretleri ve komisyon bedellerini peşin olarak aldıktan sonra çeşitli bahaneler öne sürerek vadettikleri araçları teslim etmedikleri ve aldıkları araç ve komisyon bedelleriyle kayıplara karıştıkları iddialarının üzerine örgütün şeması ve eylemlerinin açığa çıkarılması amacıyla soruşturmaya başlanıldığı açıklandı. Mütalaada mağdur edilen tüm vatandaşların beyanlarına yer verilirken, örgüt lideri Eren Koç'un Vergi Dairesi, Gümrük İdaresi, Gelir İdaresi müdürü, şefi, yöneticisi Veysel ya da Aydın Bey olarak tanıtıldığı kaydedildi. Cumhuriyet savcısı örgütün dolandırıcılık yöntemini "Suç ve terör örgütlerine yönelik olarak yürütülen soruşturmalar kapsamında devlet tarafından el konulan araçların Veysel'in başında bulunduğu birim tarafından uygun fiyata elden çıkarıldığı anlatılır. Araç listesi Whatsapp uygulaması üzerinden mağdura gönderilir.
Mağdura listede bulunan piyasa fiyatının ortalama yüzde 25 altında satış bedeli yazılan araçlar içerisinden seçeceği bir aracın Veysel/Aydın kod adlı şahısla kişisel ilişkiler kullanılarak temin edilebileceği, bunun için önce araç bedeli ve bu aracılık için hizmet bedelinin şirket hesabına yatırılması gerektiği, daha sonra aracını teslim alabileceği anlatılır" şeklinde açıkladı. Mağdurların daha sonra beklemeye başladığı da açıklanan mütalaada, "Belirlenen süre sonunda araç teslim edilmeyince ve suç örgütü üyelerinden haber alamayınca mağdur dolandırıldığını anlar. Projenin sonlandırılması sonrasında gerekirse şebeke elemanlarıyla irtibat kurarak hakkını aramaya çalışan mağdurlar Onur Apaydın ve ekibi tarafından tehdit edilerek sindirilir" ifadelerine yer verildi. Mütalaada Eren Koç'un 'suç örgütü kurmak ve yönetmek' ve 66 kez 'nitelikli dolandırıcılık' suçlarından 400 yıldan bin 328 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Sanık Onur Apaydın'ın ise 'suç örgütüne üye olmak' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istenirken dolandırıcılık suçlarına iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından bu suçtan beraatına karar verilmesi talep edildi. Ayrıca mütalaada diğer sanıkların da değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları istendi.