PİDECİ
Pide ve lahmacun fırınım var.
Öğlen oldu mu yüzlerce kişi kapıda sıradalar.
Neyse sırası gelen sipariş veriyor, ben alıyorum ücretleri kasada.
Şimdi sıra küçük bir kız çocuğunda.
Bir avuç bozuk para bıraktı masaya.
_ Bir tane cantık abi dedi. Kıymalı olsun diye de ekledi.
Ama 25 kuruş yok içinde.
Hepsi 510 kuruş, bilmem ki nereden bulmuş.
Hem güldüm, hem saydım.
«Aslında parasız vereceğim önemli değil ama o da üzülmesin
diye böyle yaptım.»
Ama nerdeeee, yok ki yarım pide parası bile.
Çok mu acıktın, geç bakalım deyip içeriye aldım.
«_Abi ben yemeyeceğim, bunu anneme götüreceğim » dedi.
Yüzümdeki gülümseme o an da gitti dedim
_kızım annen mi istedi ki?
Devamını okumak için fotoğrafa t'klayınız..
Hasta olmuş annesi, bu da çıkmış, açtır annem demiş. Bize gelmiş.
İçerisi müşteri dolu. Ama içimde nasıl bir duygu oldu. Nedense paket yapıp çıktık kapıdan ikimiz.
Doğruca onun evine varmak bir an önce isteğimiz
_. Baban var mı dedim. Yok deyince bizim temizlikçi ablalardan birini aldım yanıma.
Arabaya binelim mi dedim, yakın evimiz abi dedi. Ne yakını. Taaa kent meydanının arkası.
Dönüşte taksi çevirdim valla.
Devamını okumak için fotoğrafa t'klayınız..
İçimden de diyorum ‘’Oğlum, düştün bir çocuğun peşine, bakalım nereye? Dilenci midir,
üç kağıt mı yaptı. Dükkanı da bıraktırdı’’.
Vardık evine. Bir zemin kat altında bir yere. Müsaade istedi bizim abla .
Bende vardım yanına.
Bir anne gördük yatak da. Ama kadın gözlerini açamamakta.
Korktu bizi görünce. Kalkmak istedi, ama sanki ölüm hali var idi.
Hastane de imiş. Dün gece eve gelmiş.
Kanser tedavisi gördüğünden halsiz kalmış. Aldığı maaş ile bu eve sığınmış.
Kocası diğer iki çocuğu alıp boşanmış. Bu ablaya da küçük kız kalmış.
Pide getirdik iyide. Kadının yiyecek hali nerde?
Yanımdaki bizim abla yapayım dedi bir tencere çorba.
Ama ne un var ne de yağ mutfakta. Bari bir buzdolabı olsa.
Doktor arkadaşımı aradım. Uğradı sağolsun. Alışveriş falan yaptık.
Buzdolabını da aldık. Biraz da para bıraktık. Aaaa dükkan vardı, vallahi hiç aklıma takılmadı.
Dönünce baktım ki ne hamur kalmış, ne kıyma. Satılmış vallahi de billahi de ne varsa.
Sayıyorum kasayı, sanki biri gelmiş para atmış fazlaca.
Okurdum, duyardım ama inanmazdım. O günden beri ben ablayı bırakmadım.
Sizlere yemin ediyorum halâ akşam oldu mu fazla fazla sayıyorum.
7 gündür böyle, size anlattım ama korkuyorum da gidecek bereket diye.
Ama tüm mesele, bir pideyi al git demekte değilmiş.
Üşenmeyip ayağa kalkıp bir muhtacın evine gitmekmiş.
Kapıya geleni kim yolladı şimdi anladım.
Dün gece sabaha kadar vefat eden babamın seccadesinin üstünde
’Allah’ım daha çok ihtiyaç sahibi yolla’’ diye yalvardım…