Adam, Doğa Yürüyüşünden Fotoğraf Paylaştı - Eve Vardığında ise Fotoğrafta Bir Detay Fark Etti
Çölde yürüyüşe çıkan bu adam kocaman bir kayanın önünde fotoğraf çekti! Çok geçmeden hayatının korkusunu yaşayacaktı.
Ardından ülkenin tüm haber kanallarına konu olacaktı!
devam etmek için görsellere tıklayınız
53 yaşındaki Dirk kendine meydan okumayı ve doğada hayatta kalmayı severdi. Yeni hedefi Colorado eyaletinin doğusundaki Sonoran Çölünde bir hafta geçirmekti. O bu tür maceralara atıldığında karısı daima endişe içinde kalırdı.
Karısı bunun çok tehlikeli olduğunu düşünürdü, özellikle de tek başına olmanın. Başınıza nelerin gelebileceğini asla tahmin edemezsiniz. Ancak bu Dirk'e göre işin bir parçasıydı. Gerçekten hayatta kalmak zorunda kalana kadar yaşamanın pek özel bir yanı yoktu. İhtiyaç hissetmezseniz tatmin de olamazsınız!
Bu yüzden bir haftalığına yaşamak üzere tek başına çöle gitti. Sadece o ve vahşi doğa. Fakat oraya vardığında düşündüğü kadar yalnız olmayacağını fark edecekti!
Dirk çöle gittiğinde yanında sadece birkaç eşya vardı; su, çadır, bıçak, hayat idame kiti ve sırt çantasına doldurduğu kıyafetler.
Çöle vardığında arabasını park etti ve doğaya adım atmak için hazırlandı. Kullanacağı eşyaları çıkardı ve sırt çantasına koydu. Ardından yanına telefonunu almadan gitmeye karar verdi. Telefonu olmadan gerçek bir hayatta kalma deneyimi yaşayacaktı. Yanına aldığı tek şey yolculuğunu belgelemek için işine yarayacak tek kullanımlık kameraydı.
Cep telefonunu arabanın torpido gözüne koyarken karısının buna karşı çıkacağını düşündü. Bilseydi onu öldürürdü!
Dirk çöle girdi. Güneşin batmasına yaklaşık iki saat vardı, dolayısıyla çadırını kuracak bir yer bulması gerekiyordu. Etrafında "Çöle yalnız girmeyin!" ve "Sıcağa dikkat edin!" yazılı tabelalar vardı.
Dirk bunları görmezden gelmişti. Birkaç kilometre sonra uyarı tabelaları bir anda kesildi ve Dirk hiçliğin ortasında yapayalnız kaldı. Çadırını kurması için ideal olan kocaman bir kaya gördü; kuytu bir yerdeydi dolayısıyla rüzgar çadırını uçuramayacaktı.
Gün batımına artık birkaç dakika kalmıştı, Dirk çadırını kurdu ve küçük bir ateş yaktı.
Tam o sırada aniden bir şey fark etti!
Önünde duran ufak taş oluşumuna bakarken kayanın çok güzel olduğunu düşündü. Karanlık olmadan önce hemen fotoğraf çekmeliydi.
Bir çubuk buldu ve çantasından ip çıkardı. Kamerasını buna bağladı ve bir fotoğraf çekti. Kısa süre sonra hava karardı ve Dirk erkenden yatmaya karar verdi.
Yarın için enerji toplaması gerekiyordu. Vahşi doğanın geceye özgü seslerini dinleyerek derin bir uykuya daldı.
Gayet iyi uyumuştu, ancak gecenin bir yarısı aniden tüylerini diken diken eden korkunç bir sesle uyandı!
Uyandı ve uzakta bir ses duydu. Bir insanınkine benzeyen garip bir çığlık sesiydi bu. Gittikçe daha da artıyordu.
Bir anda hayatta kalma serüveninin tüm eğlencesi kaçmıştı. Dışarı çıkıp bir göz atmayı düşündü. Yine de sesin yakında bitmesini umarak uyku tulumunda kalmaya karar verdi.
O anda ses yeniden duyuldu, fakat bu defa çok daha yakından geliyordu. Dikkatlice dinleyince bunun gerçekten de insan sesi olduğunu fark etti. Bıçağını kaptı ve uyku tulumunun altında sessizce bekledi.
Bir anda arkalardan gelen bir motorsiklet sesi duydu!
Kükreyen motorun sesi gitgide daha da yakınlaşıyordu. Etrafa dikkatlice göz atmaya karar verdi. Dirk yavaşça çadırını açtı ve çevresine bakındı. Karanlık dışında hiçbir şey göremiyordu. Neler olduğunu izlemek için bir kayanın üzerinde durmaya karar verdi.
Hızlıca el fenerini aldı ve kayaya tırmandı. Zifiri karanlıktı, bu yüzden dikkatle adım adım ilerledi. Diğer tarafın tepesinden bakabilmek için birkaç adım daha yukarı çıkması gerekiyordu. Zirveye ulaştığında, kayanın üzerinden baktı ve kaskatı kesildi.
Ona doğru son sürat gelen iki araba farı gördü!
Hemen el fenerini söndürdü. Bir anda bedenini titreten bir korku hissetti; onu görmüşler miydi? Bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde kim olabilirdi?!
Dirk, dağın tepesinden yükselen bir kayanın arkasına saklandı. Neler olduğunu gözetledi ve bir arabanın giderek yaklaştığını gördü. Araba kayaya yaklaşık 200 metre kala durdu. Dışarısı gitgide aydınlanmaya başladı. Ve iki adam el fenerleriyle arabadan dışarı çıktı!
Arabanın arkasına geçip bagajı açtılar. İçlerinden biri kocaman bir paket çıkarıp yere koydu. Bir kutuya benziyordu bu.
Kutuyu yere bıraktıktan sonra kayaya doğru yöneldiler. Dirk'ün yaklaşık 100 metre önünde durdular. Derken Dirk adamlardan birinin silahlı olduğunu fark etti.
Adamlar birdenbire el fenerlerini Dirk'ün bulunduğu yöne doğrulttular! Adamlardan biri tiz bir sesle bağırdı, "HEY, ÇIK ORTAYA!
Dehşete kapılan Dirk onu bulamayacaklarını umarak girintili çıkıntılı bir kayanın arkasına saklandı. Olacakları beklerken geçen her dakika saatler sürüyor gibi gelmeye başlamıştı.
Karısı haklıydı. Çöle neden telefonunu almadan gitmişti ki? Ona yeniden sarılmak ve haklı olduğunu söylemek için sabırsızlanıyordu. Dirk gitgide paniklemeye başladı. Adamlar aynı cümleleri daha da yüksek sesle bağırmaya başlamışlardı, "HEY!!! NEREDESİN!?"
Dirk, çadırını bulmalarının an meselesi olduğunu fark etti. Tam aşağı inmek üzereydi ki üçüncü bir ses duydu!
Ses, üzerinde durduğu dağın arkasından geliyordu. Ancak yerden değil yukarıdan geliyordu. Üçüncü ses, adamları duyduğunu haykırdı!
Sesin sahibini "Evet efendim," diye yanıtladılar ve arabalarına binip oradan uzaklaştılar. Dirk yine kayanın arkasından tırmandı ve yukarıdan gözetlemeye başladı. Araba gitmişti!
Etrafına bakındı. Her yer sakin görünüyordu. Hemen dağdan indi ve çadırına geri döndü. Eşyalarını toplayıp oradan kaçtı!
Dirk'ün geri dönüş yolunu bulması biraz vakit aldı ama güvenilir pusulası ona doğru yolu göstermişti. Arabasını buldu ve hemen evin yolunu tuttu. Eve vardığında içeri girip doğruca karısının yanına koştu. Ona sarılarak hayatta kalma macerasına bir daha asla yalnız gitmeyeceğine söz verdi.
Birkaç gün sonra Dirk hâlâ çölde olanları düşünüyordu. Olayın şokunu üzerinden atamamıştı. Birden karısı eve geldi. Dirk'ün kamerasındaki geziye ait fotoğrafları bastırmıştı.
Dirk heyecanla hemen fotoğraflara göz gezdirmeye başladı. Kayanın önündeki fotoğrafı gördüğünde ise donakaldı ve şöyle dedi:
"Tatlım, hemen polisi ara!"
Dirk'ün kayanın önünde kendisini çektiği fotoğrafta bir mağara görünüyordu. Yakından bakınca içeriden hafif bir ışık geldiğini gördü. Bir sığınağa benziyordu.
Fotoğrafı polislere verdi ve tam iki gün sonra bir kahraman oldu; polisler iki ay önce hapishaneden kaçan firari uyuşturucu baronu Con Madraz'ı yakalamışlardı. Tamamen fotoğraftaki ipuçları sayesinde.
Ve Dirk için bundan daha da iyisi vardı, verdiği paha biçilmez ipucu için 100,000$ ödül. Dirk bir kahramandı, çok zengin bir kahraman! Hatta haberlerde ondan şöyle bahsediliyordu:
"İsimsiz bir kahraman uyuşturucu baronunu yakaladı!