Şaşkına dönmüştüm. O devam etti:
“O… hayatımın en derin aşkıydı. Altı yıl önce Avrupa’ya gitti. Geri döneceğine söz vermişti ama bir daha haber alamadım. Yıllarca bekledim, sonunda beni unuttuğunu düşündüm. Seninle evlenmem, her şeye yeniden başlamak içindi. Ama… bu gece beni aradı.”
Bir anda etrafımda her şey dönmeye başladı. Güller, mumlar, şarap… Hepsi anlamını yitirdi. Düğün gecemiz — kocamın kollarında huzur bulmam gereken o gece — bir anda, onun kalbinin başka birine ait olduğunu öğrendiğim geceye dönüştü.
“Üzgünüm,” dedi Emir boğuk bir sesle. “Biliyorum, hata yaptım. Ama bunu senden gizlemek istemedim. Onu unutmaya çalışacağım, bizim mutluluğumuzu kurmak için elimden geleni yapacağım.”
Ona baktım… Hem kocamdı hem de sevdiğim adam. Ama gözlerinde hâlâ başka birinin gölgesi vardı. Ağlamadım. Sadece sessizce uzandım, sabahın ilk ışıkları perdelere vurana kadar. O ışıklar, etrafa dağılmış gül yapraklarını aydınlatıyordu. Emir hâlâ pencerenin kenarında oturuyordu. Yanına gittim. Sesim beklenmedik şekilde sakindi:
“Emir, geçmişin olması beni rahatsız etmez. Ama ben, başka birinin gölgesinde yaşayacak kadar küçük değilim.