Türkiye'nin en çok izlenen programı Survivor'da yapılan itiraflar uzun süre konulmuştu. İşte programa bakış açınızı yeniden değiştirecek o itiraflar...
TV8 ekranlarında yayınlanan ve Acun Ilıcalı tarafından sunulan Survivor, uzun zamandır ekranlarda yayınlanıyor. Yayınlandığı ilk yıllarda farklı konseptler ile karşımıza çıkan program, ilk yılından beri en çok izlenen yapımlardan. Özellikle 2020 yılında yayınlanan sezon, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs yüzünden evde olan vatandaşlar tarafından yoğun ilgi görmüştü.

devam etmek için görsellere tıklayınız
Ayakta uyutmuşlar bizi be! >>

Bununla birlikte ada hayatıyla ilgili en merak edilen konu ise kamera arkasında yaşananlardı. Programa katılan ve ada hayatına veda eden isimlerin yaptığı itiraflar çok fazla konuşuldu.

Survivor yarışmacılardan Merve Oflaz, ada için şu açıklamayı yapmıştı: ''Ada ortamı âşık olmaya hiç müsait değil. Başkalaşıyorsun. Orada cinsiyetimiz yok. Mesela ben Doğukan’a erkek olarak bakmıyordum, o da beni kadın olarak görmüyordu. Sonuçta vücudun deformasyona uğruyor. Açlıkla mücadele edip yarışmalarla ve elenme durumuyla uğraşırken hiç aklına gelmiyor.''
Merve Büyüksaraç, ada hayatı ile yaptığı itiraflarla herkesi şaşırtmıştı. Eski yarışmacı ''Sözleşme olduğu doğru mu?'' sorusuna şu şekilde yanıt verdi: ''Sözleşme olduğu doğru. Ben adaya gittikten 3 gün sonra bana sözleşme metni uzatıldı. 15 sayfaydı. Dikkatlice okuyup imzaladım. Zaten orada verildiği için avukata gösterme sansım olmadı.''
Adada yemek verilip verilmediği de en merak edilen konulardan biri. Büyüksaraç, ''Kameralar önünde açtık ama gerçek bu değildi. Hepimize sandviç ve pilav ve veriliyordu. Biz de afiyetle yiyorduk... Adada muz bile yok. Adaya 1 saat uzaklıktaki dominikli bir çiftçinin bahçesinden alıyorduk. Sanki muz bulmuş gibi reality çekiyorduk. Mesela benim her gün kahvem gelirdi. Mustafa Topaloğlu sigarasız durmazdı. Bir paket sigarası eksik edilmezdi. Almeda ise çikolata düşkünüydü. Çikolatasız günü yoktu.''
' iddiasını ortaya atmıştı. 2020'nin yarışmacısı Aycan Yanaç, ''Sonlara doğru psikolojim durdu, orası fazla geldi. Sanki hiç bitmeyecekmiş, biz adada kalacağız gibi hissettim. Kamp, ada üstüme üstüme geldi. Oynuyoruz oynuyoruz bitmiyor. Bir yerden sonra psikolojim bozuldu oyun kaybettikçe daha kötü oldu.'' diyerek ada hayatının zorluğunu anlatmıştı.
Acun Ilıcalı'nın Survivor'ında çalışan işçi anlatıyor: Cezaevine girmiş gibiydim...
10 ay sonra istifa eden işçi sette yaşadıklarını anlattı

Acun Ilıcalı'nın yıllardır Dominik'te düzenlediği yarışma programı Survivor'ın setinde 10 ay çalışan ve iş koşulları nedeniyle istifa eden Umut Kara, adada yaşadığı zorlukları anlattı.

Dominik'e gittik sonra 6 ay izin almanın mümkün olmadığını aktaran Kara, "Cezaevine girmiş gibi 6 ay boyunca oradan ayrılamıyorsun, 10. ayda anneannemin vefatı nedeniyle gitmek istediğimde 6 ay dolmadı diyerek engel de çıkarılmıştı" ifadesini kullandı.
SoL’dan Ali Ufuk Arikan’a konuşan Kara "Gerçek Survivor’ı işçiler yaşıyordu. Gerçekten aç mıydı yarışmacılar deniyor, aç olan ve sıkıntı yaşayan onlar değildi, bizdik diyebilirim” dedi.

Umut Kara'nın açıklamasının ilgili kısmı şöyle:

"Kurumsal bir yerde çalışacağımı düşündüm"
İşe başlangıç sürecinden başlayalım istersen. Acun Medya’da işe başlama sürecin nasıl gelişti?
İşe başlangıç sürecim aslında sonrası için beni umutlandırmıştı. Daha önceki işlerimin hepsinde referans istendi ancak ilk kez burada referans olarak yazdığım tüm isimler teker teker arandı, görüş alındı. Haliyle ben de çok kurumsal bir yerde çalışacağımı düşündüğüm için mutlu oldum.

Sonra İstanbul’da iş görüşmesine gittim, satın alma bölümü için iş başvurusu yapmıştım. Oranın zorluğundan söz ettiler,
, Venezuela Büyükelçiliği’nde çalışmıştım daha önce, o nedenle zorluk derecesinin beni çok etkileyeceğini düşünmedim açıkçası.

Sonra bana iki ay oryantasyon alacağım, İstanbul’da bir eğitime tabi tutulacağım ve bu sürecin sonrasında Dominik’e gönderileceğim söylendi. Ancak günler sonra beni arayıp Dominik’e göndereceklerini söylediler.

Oryantasyon süreci olmadı yani?
Hayır, doğrudan çağırdılar.

Peki, tam olarak hangi işi yapmak üzere Dominik’e gittin?

Yarışmalarda kullanılan oyun alanlarında ihtiyaç duyulan malzemelerin temini için gittim. Oyun tahtaları, boyalar, villaya koltuk… A’dan Z’ye ne gerekiyorsa alım işi aslında.

Başlangıçta nasıldı işleyiş?

Gittiğim anda orada bir düzen olmadığını anladım. Satın alma dediğin işin içinde direkt para var, bir sisteme ihtiyaç var burada. Ben gittikten kısa süre sonra satın alma müdürü de işten çıktı. Benim için işler daha da karıştı bu nedenle.
"Beylikler vardı"
Mesai saatlerin nasıldı?

Mesaim 9-5 ama prodüksiyon işi bu, bir saatte yarışmacı bir şey istedi, bir ihtiyaç oldu, onu temin etmen lazım, dolayısıyla her an bir ihtiyaçla ilgilenmen gerekebiliyor. Sürekli şemsiye alıyorduk kameramanları koruması için örneğin.

Oranın gerçekten en kötü departmanı diyebilirim satın alma için. Ben Art bölümüne bakıyordum, oyunları Arjantinliler hazırlıyordu ve ağırlıklı olarak onlarla çalışıyordum. Beylikler gibi düşünün orayı… Arjantinliler, Dominikliler ve Türklerden oluşan ayrı ayrı beylikler vardı.
Arjantinliler oyunları hazırlıyordu, o yüzden diğer çalışanlara çok yukarıdan bakıyorlardı.

Sürekli bu ekiple birlikte çalıştın sanıyorum?

Sürekli boya alıyorum, Arjantinliler oyun alanları için boya istiyor. 50 kutu boya alıyorum örneğin gelen talep doğrultusunda. Bu kez de yukarıdan gelip neden bu kadar boya aldın diye hesap soruyorlardı. Az alınca Arjantinliler neden az alıyorsun diye çıkışıyordu. Boya orada oldukça pahalıydı, yeri geliyordu 10 bin dolarlık alımlar yapıyorduk.

"Birisi al, diğeri alma diyor"
Alma diyenler kim peki?

Yöneticiler. Acun Ilıcalı’ya yakın olan yönetici isimler. Mesela fiyatları görünce 10 kutu alma 8 kutu al, biraz azalt diyorlar. 8 kutu alınca Arjantinliler ertesi gün iki kutu daha istiyor haklı olarak. Örneğin maket bıçakları gerekiyor, ödül oyunda bir şey kesilecek, bu yüzden iyilerinden alayım, tekrar istenmesin dedim. Neden bunu aldın, neden bu kadar pahalı diyorlardı bu kez de…

Sürekli bu talepler arasında sıkışmaktan yoruldum ve bölümünü değiştirmek istedim. Boşluk olduğu ve İspanyolca da bildiğim için için beni ulaştırmaya verdiler. Yani satın alma bölümündeki maceram 5 ay sürdü.
Orada işler nasıl gitti peki?

Aslında burada daha düzenli ve sistemli olacağını düşünmüştüm her şeyin ama yine olmadı.

Yaptığın işin kapsamı neydi?

Oyun alanlarına gidecek ekiplerin ulaşımını sağlıyorduk. Doktorlar, kameramanlar, ekip sevki işlemleri, malzeme gidecekse onların ulaşımı sağlanıyordu.

"Herkes efsunlanmış gibi Acun Abi diye geziyor"
Burada yaşadığın sorunlar neler oldu?

Burada yaşadığım sorunların başında şoförlerin ve araçların ücretlerinin ödenmemesi geliyordu. Dominiklilerle aram iyiydi, bizi zengin zannediyorlardı ama ben yakın bir ilişki kurup durumu anlatınca güzel bir diyalog kurduk.
Hak veriyordum onların taleplerine.

Orada çok ilginç bir ortam vardı. Herkes Acun Abi Acun Abi diye efsunlanmış gibi geziyordu.

Kadrolu çalışanlar “Acun Abi” diyor ve büyük bir sevgi gösteriyordu ama sözleşmeliler için, en azından benim için Acun Ilıcalı’ydı o.

Biz orada Acun Medya şirketi üzerinden değil başka bir şirket üzerinden çalışıyor gösterildik bu arada.

Bundan haberiniz var mıydı?
Hayır, bu konuda bilgilendirilmemiştim, şirket isminin farklı olduğunu görünce şaşırmıştım hatta. Dominik’te 90 gün vizesiz kalabiliyordun, 90 gün sonrasındaki kalımlar için para ödeniyor, benim için de öyle yapıldı.

Orada 6 ay kuralı var, şu an değişti mi bilmiyorum ama 6 aylık süre bitene kadar oradan ayrılamıyorsun.

"Sanki cezaevine girmiş gibi"
Nedir bu kural tam olarak?

Dominik’e gittikten sonra 6 ay orada çalışman gerekiyor. 6 aydan sonra izin alabiliyorsun. Sanki cezaevine girmiş gibi 6 ay boyunca oradan ayrılamıyorsun.

Ben 10. ayda anneannemin vefatı nedeniyle gitmek istediğimde 6 ay dolmadı diyerek engel de çıkarılmıştı.

Gideceğimi söyledim, durumumu anlattım, sonrasında da istifa ettim.

Zaten silmiştim artık Acun Medya’y

Bunlar da İlginizi Çekebilir