“Evet,” dedi düşünceli bir şekilde, “belki bu en doğrusu olur. Seni hem gözümün önünde tutarım hem de kendi alanını korursun.” Bu konuşmadan sonra oğlum harekete geçti. Günler içinde beni rahat ettirecek bir ev buldu, küçük ama şirin bir yer. Bahçesinde oturacak bir köşesi, penceresinden gün ışığı gören bir odası vardı. Eski mahallemize de çok uzakta değildi, komşularım bile arada bir uğrayacaklarını söylediler. Oğlum her gün uğruyor, gelin de artık daha mesafeli ve saygılı. Hayatım yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Yalnızlık kolay değil, ama en azından kendi evimde, kendi kurduğum düzenle yaşamaya devam ediyorum. Ve her akşam, eşimin fotoğrafına bakıp, ona sessizce “Beni yine korudun” diyorum. Hayat böyle işte, bazen insanı en karanlık anlarında bile umutlu bir çıkış yolu buluyor.