Şehrin en lüks otellerinden biri olan Continental Otel'de seçkin bir yardım gecesi düzenleniyordu. Kristal avizeler altında, pahalı elbiseler ve takım elbiseleri İçindeki insanlar zarif sohbetler ediyor, garsonlar şampanya servisi yapıyordu. Tam bu sırada, eski ve uyumsuz kıyafetler giymiş, yıpranmış ayakkabılarla 12 yaşında bir kız lobiye girdi. Elinde solmuş bir sırt çantası vardı. Adı Kiara Jimenez'di. Gözleri, salonun köşesindeki parlak Steinway kuyruklu piyanoya kilitlenmişti.
Gecenin ev sahibi Beatris Dela Cruz, zengin ve bölmeli bir aileden beklenebilir. Kiara'yı terk eden, alaycı bir gülümsemeyle yaklaştı:
“Burası sana göre bir yer değil” dedi. “Biraz gelecekte bir McDonald's var.”
Kiara ise karar vermeliydi. “Yemek karşılığında bir şarkı çalabilir miyim?” dedi.
Salonda hafif bir değişiklik gösteriliyor. Bir adam, “Ortadaki C notasını bile duyuyor” diye alay etti. Bir kadın ise “Bu çocuklar bir film izleyip kendini dahi sanıyor” diye iç geçirdi. Kiara'nın duruşunda ise bir asalet vardı; sessiz ama sağlam. İçinde kimsenin hayal edemeyeceği bir sır saklıydı.
Salonda saygın bir piyanist ve jüri üyesi olan Dr. Alberto Herrera, Kiara'yı dikkatle izliyordu. Kızın piyanoya bakışında bir anlayış, bir bağ vardı. En iyi insanlarda bile nadiren görülen bir şeydi bu.
Herrera, “Belki de çalmasına izin vermeliyiz” dedi. “Etkinliğimizin amacı genç yeteneklere fırsat vermek değil mi?”
Beatris ise alaycı bir tavırla, “O tür çocuklar müzik dersine falan almıyor” diye güldürüyor.