KÖTÜ BİR ÖĞRENCİYDİ... ÇOK BAŞARILI BİR YILDIZ OLDU
Tam adıyla Charles Robert Redford Jr. 18 Ağustos 1936'da Santa Monica California'da dünyaya geldi. Bir dönemin beyzbol yıldızlarından biri olan Don Drysdale ile sınıf arkadaşı olduğu Van Huys Lisesi'ni bitirdi. Kendini 'kötü bir öğrenci' olarak tanımlayan Redford, o dönemde spor ve sanata ilgi duyuyordu. Los Angeles Tenis Kulübü'nde bir süre oynayan Redford, liseden sonra Boulder'da California Üniversitesi'ne gitti.
O sırada yerel bir restoranda çalıştı. Fakat gelişen kötü alışkanlıkları yüzünden hem bursunu kaybetti hem de okuldan atıldı. O dönemde bir Avrupa turuna çıktı ve Fransa, İspanya, İtalya'yı gezdi. ABD'ye döndüğünde Brooklyn'deki Pratt Enstitüsü'nde resim dersleri aldı. Ardından da Amerikan Drama Sanatları Akademisi'ne girdi.
KARİYERİNDE ÇOK HIZLI YÜKSELDİ
Robert Redford'un oyunculuk kariyeri New York'ta başladı. 1959 yılında Tall Story adlı Broadway yapımında küçük bir rol üstlendi. Ardından yine aynı yıl The Highest Tree geldi...
Broadway'deki en büyük başarısını Neil Simon'ın kaleme aldığı Barefoot in the Park (Parkta Çıplak Ayak) adlı eserle yaptı. 1960'larda ise bazı TV dizilerinde kamera karşısına geçmeye başladı. Naked City, Maverick, The Untouchables, The Americans, Whispering Smith, Perry Mason, Alfred Hitchcock Presents, Route 66, Dr. Kildare, Playhouse 90, Tate, The Twilight Zone, The Virginian, and Captain Brassbound's Conversion bunlar arasında.
Redford, ilk sinema deneyimini de 1960 yılında Tall Story ile yaptı. Orada Broadway'deki rolünü bu kez kamera karşısında tekrarladı. O filmdeki rol arkadaşları Jane Fonda ve Anthony Perkins oldu. Sinema ve TV kariyerine hızlı bir şekilde yükseldi... The Voice of Charlie Pont adlı yapımdaki performansı ona Emmy adaylığı getirdi.
BUTCH CASSIDY AND THE SUNDANCE KID HAFIZALARA KAZINDI
1962 yılında ikinci sinema filmi War Hunt geldi. Sonra o dönemin en ünlü oyuncularından Alec Guinnes ile birlikte Situation Hopeless… But Not Serious'ta oynadı. 1965 tarihli Inside Daisy Clover ona Altın Küre Ödülü getirdi. 1960'ların ikinci yarısında Robert Redford'un en gözde rol arkadaşlarından biri Jane Fonda idi... İkili Barefoot in the Park ve The Electric Horseman adlı yapımlarda rol aldı. Bu başarıların ardından Redford, "yakışıklı sarışın" imajından kurtulmak istedi. Sonradan ikisi de çok ünlü olan Kim Korkar Hain Kurttan ve Mezuniyet adlı yapımlar için gelen teklifleri reddetti.
Aradığı taze kanı da Butch Cassidy and the Sundance Kid adlı yapımla buldu. Paul Newman ile iyi bir ikili olduğu o yapımla da hafızalara kazındı zaten.Film, etkisi hala silinmeyen büyük bir başarı elde etti.
YÖNETMENLİK YAPTI... ÜNLÜ FİLM FESTİVALİNİN KURUCUSU OLDU
People (Sıradan İnsanlar) ile yönetmenliğe başladı. Redford, bu ilk yönetmenlik denemesiyle en iyi film ve en iyi yönetmen de dahil dört dalda Oscar kazandı. Bu süreçte Brubaker, The Naturan, Out of Africa gibi yapımlarda oynadı. Üçüncü yönetmenlik denemesi olan A River Runs Through Us ise özellikle belli bir kuşaktaki sinemaseverin hem hafızasından hem de kalbinden silinmedi. Bundan bir yıl sonra da kar amacı gütmeyen Sundance Enstitüsü'nü kurdu.
1984 yılında da çok zor durumda olan bir film festivaline yeniden can verdi. Ki o festival bugün Sundance Film Festivali olarak biliniyor. Gelecek vaad eden sinemacıların kendilerini gösterebileceği bir alan olma amacı taşıyan festival Quentin Tarantino, Ava DuVernay, James Wan ve Darren Aronofsky gibi günümüzün ünlü yönetmenleri için de bir ilk adım oldu.
EVLAT ACISINI DA YAŞADI
Redford, hayatı boyunca iki kez evlendi. İlk evliliğini 1958 ile 1985 arasında Lola Van Wagenen ile yaptı. 2009 yılında da Sibylle Szaggars ile hayatını birleştirdi. Efsane yıldızın ilk evliliğinden dört tane çocuğu oldu.. Bunlardan James, 2020 yılında 58 yaşındayken hayata veda etti.