Mektupları açtığımda gözlerimden yaşlar boşaldı. Annem, beni terk etmediğini, zorla ayrıldığını yazmıştı. O gece peşimde olan insanlar yüzünden beni yetimhaneye bırakmak zorunda kalmış. Ama her satırında aynı cümle vardı:


“Bir gün seni bulacaklar Elif. Ve o zaman ya güçlü olursun… ya da yok olursun.”

Kolye ise kan kırmızısı bir taşla süslenmişti. Adam, kolyeyi bana uzatırken gözlerinde karanlık bir parıltı vardı.


“Bu senin mirasın. Onu takarsan, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”



Kalbim deli gibi çarpıyordu. Ellerim titreyerek kolyeyi boynuma geçirdim. Tam o an… bütün odanın ışıkları söndü.


Bir anlık sessizlikten sonra adamın sesi yankılandı:





“Artık sırların kızı sensin. Ve bu, daha başlangıç.”




O an içimde korku, öfke ve inanılmaz bir güç birbirine karıştı. Artık yalnız bir yetim değildim. Artık annemin mirasını taşıyan, gerçeği öğrenmiş bir kızdım.


Demir kapının ardında başlayan hikâyem… o gece bambaşka bir kapının önünde yeniden yazıldı.


Ve ben biliyordum: Bundan sonra benim adım, sadece Elif olmayacaktı.






Bunlar da İlginizi Çekebilir