İsmail bey eşinin ö-lümünden sekiz yıl sonra evlenmeye karar vermiş, fakat her denemesinde çocuklarının son derece katı tavırlarıyla karşılaşmıştı…Tüm işlere yetişemiyor, evlerinde çocuklarıyla ilgilenecek ve ona hayat arkadaşı olacak biri olsum istiyordu. Görücü usulüyle kızkardeşi Necla’nın tanıştırdığı bir bayanla ise öyle....Ayrıntılar haberin devamındadır. Haberin devamını okumak için gorsele d.okunup diğer sayfaya geçiniz
İsmail bey eşinin ö-lü-mü-nden sekiz yıl sonra e-vl-enmeye karar vermiş, fakat her denemesinde çocuklarının son derece katı tavırlarıyla karşılaşmıştı…Tüm işlere yetişemiyor, evlerinde çocuklarıyla ilgilenecek ve ona hayat arkadaşı olacak biri olsun istiyordu. Görücü usulüyle kızkardeşi Necla’nın tanıştırdığı bir b-a-yanla ise öyle iyi anlaşmıştıki. Bu defa herşeyin iyi olacağına inanıyordu. Büyük oğlu Kemal’in bu durumu olumlu karşılayacağına düşünüyordu. Fakat hasta kızı Cemile ne derse desin kabul etmezdi. Ve Sema hanım’ı bir akşam çocuklarıyla tanıştırmak için yemeğe davet etmişti.Cemile ise kadının yüzüne bakmadığı gibi, daha ilk dakikadan, “Annemin yerine başka birini koymamızımı istiyorsun? Ö-l-ür-ümde kabul etmem böyle bir şeyi-” demiş ve tekerlekli sandelyesini odasına sürmüş, yemek masasına gelmemişti bile. Sema hanım ise daha ilk dakikadan sevmişti yeni ailesini. Yüzlerindeki masumiyeti, annelerine olan bağlılıkları öyle hoşuna gitmiştiki.Oda ilk evliliğinde çok acılar çekmiş, eşinden çok şiddet görünce boşanmak zorunda kalmıştı. Ve sıcak bir yuvanın özlemini çekmişti hep…
İsmail bey kızı Cemile’nin hep kalp sancıları olduğunu ve defalarca doktora götürselerde bir çare bulamadıklarını anlattığında, Sema hanım daha bir üzülmüştü.Ve Cemile her ne kadar ayak diretsede bir ay sonra nikahları kıyılmış ve İsmail bey ile Sema hanım evlenmişlerdi… İsmail beyin kızkardeşi Necla hanım nikahtan sonra görümcesini bir kenara çekip işinin çok zor olduğunu, Cemile’nin asla Sema hanım’ı evde üvey anne olarakta olsa kabul etmeyeceğini söylemişti. Sema hanım ise öyle kendinden emindiki…Çocuklara neler yapacağını daha o dakika planlamıştı.Evliliklerinin ilk ayı çok zor geçti.Çocukların düşmanca bakışları üzerinden hiç eksik olmasada, Sema hanım ne alındı nede kırıldı onlara.Bu hayatta hep çocukları olsun istemişti.İki yetimi kendi çocukları bilip, öylede sevmişti.Daha gördüğü ilk dakikadan hemde…
İkinci ay ise, İsmail bey’in şehir dışında bir haftalık bir işi çıkmıştı. Ve mecburen gitmesi gerekti.Sema hanım aradığı fırsatı bulmuştu işte.Aklında kurguladığı her şeyi şimdi rahatça yapabilirdi…Ve İsmail bey içi rahat olmasada çocukları ve yeni eşini bırakıp yola çıkmıştı… Ve aradan tam bir hafta geçip eve geldiğinde, evi cıvıl cıvıl çocuklarının sesleriyle bulmuştu.Eşi Sema hanımla birer arkadaş olmuştu bu kısa zamanda sanki çocuklar. Tüm bunların nasıl olduğunu sormak için bir fırsat kollasada, yemek hazır olduğu için Sema hanım eşini kolundan çekiştirip yemek masasına oturmasını rica etmişti… En baştaki sandalyeye oturacağı sırada ise Sema hanım heyecanla oranın dolu olduğunu söylediğinde o kadar şaşırmıştı ki İsmail bey.
Herkes diğer sandalyelere oturunca baştaki sandalye boş kalmıştı.Oradada bir tabak, çatal ve kaşık olduğunu görünce fazlaca merak etmişti bu defa.-“Misafirimiz mi var? Kim için o tabak? -” deyince, Cemile cevap vermişti gülümseyerek… – “Annem için babacığım. Sema abla, onun yerini almayacağını, tam aksine onun hatırasını bu evde yaşatacağını söyledi bize.Annemin bardağını, havlusunu, terliklerini bile ayırdı… Biz Sema ablayı çok sevdik… Biliyormusun babacığım hep ağrılarım olur derdim ya hani.Hiçbir ilaç iyi gelmezdi hani.Sen annemin yerine başka birini koyacağın için yüreğim acırdı benim… Şimdi hiç bir yanım acımıyor.Sema abla öyle iyi geldiki yüreğime.-” Yazar Suat Özge