Ömer ile Zeynep
Zeynep ile Ömer yaklaşık 10 yıldır evliydiler. Ara sıra sorun yaşasalar da bir şekilde kendi aralarında ki sorunları çözüp yollarına devam etmişlerdi.
Ömer küçük bir mahalle mescidinin imamıydı, eşi Zeynep ise ev de iki çocuğuna bakan bir ev hanımıydı. Evleri mescidin hemen bitişiğinde bahçe içerisinde küçük bir evdi. Mescidin yakın olması sebebiyle Ömer vaktinin çoğunluğunu evinde geçirir, vakit namazları için evden çıkar onun dışında çok fazla dışarı çıkmazdı.
Ömer’in günün tüm vaktini evde geçirmesi Zeynep hanımı yormaya başlamış, artık aralarında ki en ufak bir sorun gözlerine büyümeye, küçük bir kıvılcımdan tartışma, hatta ara sıra birbirlerine karşı bağrışmalara kadar gitmişti.
Ömer ile Zeynep’in aralarında yaşadıkları sorunlar o kadar çoğalmıştı ki, artık mescide namaz kılmaya gelen mahalleli de durumdan rahatsız olmaya başlamıştı. Zira Ömer eski güler yüzünü kaybetmiş, ruhsuz bir adam haline dönmüştü.
Mescidin müdavimlerinden birkaç yaşlı ve gün görmüş mahalleli bir araya gelip Ömer hoca ile eşi arasında yaşanan bu sorunu çözmeye uğraşsalar da bir türlü sonuç alamadılar.
Altı ve sekiz yaşlarında birisi kız birisi erkek iki çocukları vardı, çocuklar artık etraflarında yaşananları algılayabilecek yaşa gelmişler, baba ve annelerinin her gün evde tartışmaları çocukları da etkilemeye başlamıştı.
Ömer Mescidin imamı olduğu için eşi ile arasında yaşadığı sorun tüm mahallelinin bildiği bir mesele haline gelmişti. Hal böyle olunca da kimileri iyi niyetle aralarını bulmaya gayret gösterirken, bazıları da Zeynep hanıma gelip eşi ile alakalı akla bile gelmeyecek iftiralar üretmeye başlamıştı. Bazı kötü niyetli kadınlara göre Ömer’in başka bir kadınla ilişkisi vardı, bazılarına göre ise psikolojik sorunları vardı. Her gelen bir şey söylüyor, Zeynep ile Ömer’in aralarının daha fazla açılmasına sebep oluyordu.
Zeynep sonunda bir karar verdi ve öğle namazı çıkışı eşine aldığı kararı bildirmeyi uygun gördü.
Zeynep mahallenin fitneci kadınlarının da doldurması ile eşinden ayrılmaya karar vermişti. Ömer öğle namazına giderken, eşi Zeynep namaz çıkışı bir yere gitmeden eve gelmesini, kendisi ile önemli bir hususu konuşmak istediğini söyledi. Ömer hiçbir şey demeden evden çıktı ve mescide gitti.
Ömer Hoca cübbesini giyip sarığını başına geçirdi, ama aklı eşinin çıkarken söylediklerine takılmıştı. Acaba ne konuşacaktı, birkaç aydır yaşadıkları sorunla alakalı konuşacaksa kendisi suçsuzdu, ne diyebilirdi ki? Bu düşüncelerle namazı kıldırdı ve tedirgin bir şekilde evine geçti.
Eşi oturma odasına oturmuş, Ömer’in gelmesini bekliyordu. Ömer selam verip odaya girdi ve Zeynep’in oturduğu koltuğun karşısına oturdu. Bir müddet hiçbir şey konuşmadan beklediler. Sonunda Zeynep konuya girdi ve Ömer’e ondan boşanmak istediğini, kendisini anlaşmalı bir şekilde boşamasını, aksi durumda mahkemeye başvurup kendisinin boşanacağını söyledi.
Ömer namazda birçok şey düşünmüştü ama böyle bir şeyi beklemiyordu. Bir müddet sessiz kaldı. Eşinin cevabın nedir sorusu ile irkildi.
İstediğini yapabilirsin, mahkemeye gitmek istiyorsan git dedi ve odadan hışımla çıktı.
Zeynep hemen boşanma işlemlerini başlatmak için mahkemeye başvurdu ve ilk duruşmaya kadar geçecek süreyi de ailesinin yanında geçirmek için iki çocuğunu da alıp babasıının evine döndü.
Birkaç ay böyle devam ettikten sonra mahkeme günü geldi.
Hakim iyi niyetli ve inançlı birisiydi ilk duruşmada uzlaşmalarını sağlamak için davayı erteledi. İkinci celsede kararları tekrar soruldu. Kadın geri adım atmayınca dava yine ertelendi. Kadın adamdan bir an önce kurtulmak istediği için ikinci defa ertelenmesine öfkelenmişti.
Üçüncü celseyi hakim şu hadisi şerif ile açtı. “Her insan Hazreti Adem’in zürriyetindendir, koca ailenin kadın evin efendisidir.” Hakim sonra karı kocanın sandalyeye oturmasını istedi. Onlara bir kalem bir kağıt verip, birbirleri için yaptıkları on iyiliği yazmalarını istedi. Yazıp verdiler.
Hakim kadının kağıdını adama, adamın kağıdını kadına verdi ve içlerinden okumalarını istedi. Okuduktan sonra kadın ve kocası birbirlerine bakarak gülümsemeye başladı.
Hakim onları yalnız bıraktı. Döndüğünde birbirlerine aşk sözleri fısıldıyorlardı. Onlardan birlikte yemeğe çıkmalarını yarın tekrar geldiklerinde istedikleri kararı vereceğini söyledi.
Hakimin dediği gibi yemeğe çıktılar ve ertesi gün gülümseyen gözlerle el ele tutuşarak geri geldiler. Hakim hala boşanmak istiyor musunuz? Diye sorunca onlar “Tabi ki hayır, dün eve gidip çocuklarımızla biraz vakit geçirince hiçbir sorunumuz kalmadı. Birimizin diğeri üzerinde ne gibi hakları olabileceğini iyice düşündük.
Bundan sonra eksik yanlarımıza değil, iyi yönlerimize odaklanacağız ki, mutlu evliliğin sırrı da buradan geçer.” Dediler.
“Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir. Ve ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a dayanıp güvenirse Allah ona yeter.”