Kayserilinin Biri
Ölum Döşeği Kayserilinin biri ölum döşeğindedir: Kayserili: Sevgili karım burada mısın? Eşi: Evet hayatım buradayım. Mehmet: Evet babacım buradayım. Ahmet: Evet ben de buradayım. Kayserili: Sevgili oğlum Mehmet Burada mısın? Kayserili: Oğlum Ahmet ya sen burada mısın? Kayserili: Güzel kızım sen burada mısın? Kızı: Evet buradayım babacım. Kayserili....

Kayserilinin Biri
Kayserilinin biri ö-lum döşeğindedir: Kayserili: Sevgili karım burada mısın? Eşi: Evet yaşamım buradayım. Kayserili: Sevgili oğlum Mehmet Burada mısın? Mehmet: Evet babacım buradayım. Kayserili: Oğlum Ahmet ya sen burada mısın? Ahmet: Evet ben de buradayım. Kayserili: Güzel kızım sen burada mısın? Kızı: Evet buradayım babacım. Kayserili: tanrı hepinizin belasını versin. Dükkanda kim duruyor o zaman? Bir seyahat sırasında Nasreddin Hoca'nın yolu bir ile düşer. Hoca orada bazı garipliklerle karşılaşır. Bunlardan biri de bazı evlerin üzerine bayrak dikilmesidir. Hoca sözü bir punduna getirerek sorar: "Yahu, bazı evlerin üzerinde bayrak aslolanı, bunun sebebi nedir?" deyince hep bir ağızdan; "Hocam, o bayrak asıllı evlerde küp dolusu altın vardır." derler. Bayrak dikmenin sebebini öğrenen Nasreddin Hoca, günün birinde çarşıdan devasa bir küp alarak kalmakta olduğu eve gelir. Sonra da küpün içerisini çakıl taşlarıyla doldurur. Gene âdetmiş, evinde altın olanlar, küplere karşı sohbet ederlermiş. Sıra Nasreddin Hoca'ya erişince bakmışlar ki küpün içinde altın yerine çakıl taşları dolu... Misafirlerden birisi; "Hoca Efendi, bu nasıl iş, senin küpünde altın yerine çakıl taşları dolu." diyince Hoca; "Yahu komşular neye üzülüyorsunuz, küpte yattıktan sonra altın olsa ne, taş olsa ne? Fark eden ne ki?" der.


Bunlar da İlginizi Çekebilir