Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:

- "Ne cüretle vuruyorsun!.."

- "Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.

- "Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!" OKUMAK İÇİN GÖRSELE DO/KUNUNUZ..T’IKLAYINIZ..
Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:

- "Ne cüretle vuruyorsun!.."

- "Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.

- "Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!"

Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca'ya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hoca'yı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:
"Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?"

Nasrettin Hoca ısrar etmiş:

- "Olmaz, mahkeme yapılsın."

Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:

- "Ceza olarak Nasrettin Hoca'ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!.."

Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.

Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:

- "Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!.."
Bir gün deliler hastanesinin dış cephesi boyanacakmış. Hastanenin müdürü delilere sormuş:
- Gönüllü olarak kim boyamak ister?
Bir kaç deli gönüllü olarak çıkmış. Sıra boyanmaya gelmiş. Deli çıkmış merdivene boyuyormuş. Elinde fırça varmış. Bir deli gelmiş.
- Hey, diye bağırmış.
- Ne oldu, demiş.
- Ben merdiveni alıyorum, sen fırçaya tutun, demiş.



fıkraoku.com ekledi, 22 kez okundu...

Tavana Asılmış Deli
Akıl hastanesinde bir gün delilerden biri koşarak doktorun yanına gelmiş:
- Doktor bey çabuk bizim koğuşa gelin, demiş.
Doktor aceleyle gitmiş, delilerden bir tanesi kendini ayaklarından tavana asmış öylece duruyor.
- Bu nedir? diye sormuş.
Doktoru çağırmaya giden deli cevaplamış:
- Doktor bey bu zır deli kendisini ampul sanıyor.
Doktor kızmış:
- Olur mu öyle şey hemen indirin şunu aşağıya.
Yine aynı deli demiş ki:
- Onu indirirsek biz ışıksız kalırız Doktor bey.
Delinin Fıkrası
Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor.
Hemen yanına koşmuş ve sormuş;
- Hey dostum! sen niye gülüyorsun öyle?
Diğer deli;
- Hiiç, ben hep kendi kendime fıkra anlatırım ama bu seferkini hiç duymamıştım.



lina ekledi, 267 kez okundu...

Deliler ve Hac
Bir gün deliler hastanesinin müdürü delilerin taşkınlıklarından bıkmış. Onlara;
- Sizi hacca göndereceğiz, demiş. Deliler 3 gün boyunca binanın etrafında dolanmışlar. 4. gün müdürün etrafına taşlar yağıyormuş delilerden biri;
- Bugün şeytan taşlama günü, demiş.
Dışarı Çıkmak
Dışarı ÇıkmakBir gece delilerden biri arkadaşına der ki:
- Felâket, bu gece dışarı çıkamayacağız dostum.
Öbürü hayretle:
- Niye, yoksa anahtarları mı kaybettin?
- Hayır, kapıcı bu akşam kapıyı kilitlemeyi unutmuş.
- Düşündüğün şeye bak, bu gece de duvardan atlayıp gideriz.



fıkraoku.com ekledi, 473 kez okundu...

Delinin Halinden Deli Anlar
Köyün delisi minareye çıkmış, aşağıya atlayacakmış. Bunu gören köy halkı köyün delisini ikna etmeye çalışmış. Sana ev alırız, araba alırız diye kandırmaya çalışmışlar olmamış. Bir türlü aşağı inmesi için ikna edememiş kimse.

Bakmışlar bu böyle olmayacak, delinin halinden deli anlar deyip komşu köyün delisini getirmeye karar vermişler.

Komşu köyün delisi elinde kocaman bir bıçakla gelmiş.

Elindeki bıçağı sallayarak minaredeki deliye bağırmış :

─ Lan deli elimdeki bıçağı görüyor musun ?

Minaredeki deli :

─ Görüyorum, ne olmuş? Diye cevap vermiş.

Komşu köyün delisi tekrar bağırmış:
─ Ulan beş dakikaya indin indin, inmedin keserim minareyi.

Bunu duyan minaredeki deli korkarak şöyle demiş:
─ Tamam ula indim, sakın kesme. Minareyi kesersen aşağıya düşerim.
İki deli akıl hastanesinden kaçmaya karar vermişler. Biri ötekine:

- Git bak bakalım, dikenli teller yüksek mi alçak mı? Eğer yüksekse altından geçeriz, alçaksa üstünden atlarız, demiş.

Diğer deli gitmiş, bir süre sonra geri gelmiş ve şöyle demiş:

- Ne yazık ki buradan kaçamayacağız; çünkü hiç dikenli tel yok!



deli fıkraları ekledi, 181 kez okundu...

Boğulurum
BoğulurumBir gün deliler hastanesinin bahçesine içi boş bir havuz getirilir ve delillere "Haydi havuza atlayıp yüzün" der doktor. Hepsi boş havuzun içinde çırpınıp sağa sola gider. Biri bakar onlara havuza girmez ve doktorun dikkatini çeker doktor sorar
- Niye sen girmiyorsun havuza? der. Deli;
- Hocam ben yüzme bilmiyorum, boğulurum
Hastane bahçesinde iki deli oturuyormuş, birisi aniden ayağa kalkmış ve yürüyerek uzaklaşmaya başlamış. Oturan deli sormuş:
- Nereye gidiyorsun?
- Seni aramaya...
- Çabuk gel, geç kalma ben seni burada bekliyorum!

Brejnev, Başkan Nixon'ı ziyaret eder. Nixon masasındaki kırmızı telefonla şeytanı arar ve 10 dakika konuşur.
Yardımcısı "Bu konuşma 1500 dolar tuttu" der.
Brejnev, Moskova'ya döner ve yardımcısına;
- Bana şeytanı ara, Amerikalılar konuşabiliyorsa, ben de konuşurum, der. Şeytanla 10 dakika konuşup kapattıktan sonra yardımcısına sorar:
- Bu konuşma ne kadara patladı bize?
Yardımcı cevap verir:
- 10 ruble efendim!
Brejnev şaşırır:
- Niye bizimki o kadar ucuz?
Yardımcı:
- Çünkü Amerikalılarınki milletlerarası tarife, bizimki şehir içi.
Bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar.
- Söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır?
Şoför bir süre düşündükten sonra mahcup bir şekilde;
- Bilemedim sayın bakanım, demiş. Bakan cevap olarak;
- Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur, demiş.
Bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş ama karşısındaki bakan olduğu için bir şey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şoför bakana;
- Bir soru sorabilir miyim bakanım? der. Bakan da;
- Sor bakalım, der. Şoför sorar;
- Eşekle bakan arasında ne fark vardır?
Bakan bir süre sonra;
- Bulamadım şoför efendi, sen söyle bakalım, der. Bunun üzerine şoför de;
- Vallahi bakanım ben de bulamadım...
İki Koç
Vicdanında bir sızlama hisseden politikacı, yaşlı bir adama fikir danışmış:
- Ben halka 6 defa yalan söyledim baba, demiş. Bana günahımın affı için ne yapmamı tavsiye edersin?


İhtiyar, soru üzerinde düşünmüş, sonunda şu cevabı vermiş:
- İki koç kurban et, peşinden tövbeyi unutma, demiş.
Politikacının yanındaki arkadaşı da fırsatı kaçırmadan sormuş:


- Ben, beş kez yalan söyledim, bana ne tavsiye edersin?
İhtiyarı bir düşünce almış, ama onun da çaresini bulmuş:
- Bir defa daha yalan söyle. Altı olunca, sen de iki koç kesip tövbe edersin.

Bunlar da İlginizi Çekebilir