Kadın kocasına dönüp gülümseyerek bir öpücük kondurmuş. Kocasına Kocacığım, beni çok sevdiğini biliyorum, her yere benim fotoğraflarımı koymuşsun, çalışma masana, cüzdanına, ofisteki odana.
Kocası bir açıklama yapma gereği duymuş. Karıcığım işte senin o fotoğrafların. Benim en büyük problemleri çözmeme yardımcı da ondan. Kadın biraz daha şımarmış. Yani senin hayatında varlığım ile bir kat daha değerliyim. Kocası hafif bir gülümseme ile durumu iyice açıklamış.
devamı için görsellere tıklayınız
Ondan değil karıcığım, ne zaman çözülmesi çok zor bir problemle karşılaşsam, senin fotoğraflarına bakıp “Bundan büyük problem ne olabilir ki?” deyip problemi şak diye çözüyorum.
dertleşen baba kız
Bir baba ile kızı dertleşiyormuş. Kız babasına, çok sıkıntı çektiğinden, sorunlarla baş edemediğinden bahsetmiş. Babası kızını dinlemiş, kızını mutfağa götürmüş. Gel, sana bir şey göstereceğim.
Ünlü bir aşçı olan baba, ocağa üç tane eşit büyüklükte kap koymuş, üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış. Ve birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş. Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş. Sonra masaya 2 tane tabak bir tane de boş bardak koymuş. İlk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş. Sonra pişmiş yumurtayı diğer tabağa koymuş.
Sonra da suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşalttıktan sonra kızına dönerek, Kızım, söyle bakalım ne görüyorsun? Kızı; Havuç, yumurta ve kahve Kızını masaya iyice yaklaştıran baba bunlara daha yakından bakmasını istemiş. Kızının şaşkınlığını gören baba, anlatmaya devam etmiş. Havuç haşlandığı için yumuşak bir hal aldı. Yumurta, artık pişmekten içi katılaşmış sert bir hale geldi. Kahve ise, harika olmuş. Tadı da çok hoş. Kız, iyice şaşırarak sormuş; Baba, bunu bana niçin gösteriyorsun?
Babası; Hepsi aynı şekil kapta, aynı sıcaklıkta, aynı dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. Havuç ilk başta sertti, güçlü idi; ama kaynatılınca yumuşadı, güçsüzleşti, çözüldü. Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi; ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu. Fakat ısıtılınca ne oldu; bu kahve çekirdekleri, ısındılar, gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar.
Suyu eşsiz bir tat da bir kahveye çevirdiler. Şimdi söyle bakalım kızım sen hangisisin? Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun? Havuç gibi sıkıntılara, problemlere rast gelince çözülüyor musun, benliğini koruyamıyor musun? Yumurta gibi katılaşıyor, başta kendin olmak üzere kimseye faydan dokunmuyor mu? Kahve gibi kendini bitirmek uğruna, kendini ateşe atma pahasına diğer insanlara mutluluk veren, huzur veren, ağızlarına lezzet veren bir sevgi kaynağı mısın? Hayat akarken hayata bakış açınız sıkıntılara karşı duruşunuzu belirler.