Çantasını aldım, kenara ayırdığım pasta dilimini aldım ve masaya döndüm. «Lütfen akşamınızın tadını çıkarın. Her şeyin istediğiniz gibi olmasını dilerim.»

Birlikte ayrıldık.

Arabada Sarah gözyaşlarına boğuldu. «Özür dilerim David. Jessica’nın partisini mahvettim.»

«Özür dileme,» dedim kararlı bir şekilde. «Kesinlikle hiçbir yanlış yapmadın.»

Evde ona çay yaptım. Saat 22:00’de bitkin bir halde uyuyakaldı. Ben ise ofisime gidip telefon görüşmeleri yapmaya başladım.

Annem ve Jessica, rahatlığın gökten zembille inmediğini unutmuş gibiydiler; her fatura, her lüks, her maddi rahatlık izi benim sayemde gelmişti.

Eşimi küçümseyip hâlâ benden destek alabileceklerini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlardı.

Pazartesi günü annemin hesabındaki tüm ödeme talimatlarını, onun için kullandığım elektrik, su, doğalgaz, su vb. yardım kartını iptal ettim ve bankaya adıma kayıtlı evin ipotek ödemelerini artık yapmayacağımı bildirdim.

Ev satışa çıkarıldı. Jessica’ya gelince, ortak hesabını dondurdum, araba sigortasını iptal ettirdim ve adıma kayıtlı kredi kartını kapattım.

Annemin bir zamanlar çalıştığı lokantanın ve Jessica ile Mark’ın yaşadığı apartmanın sahibiydim. Lokantayı satıp kirasını piyasa değerine çıkarmaya karar verdim.

Telefonum sürekli aramalar ve mesajlarla titriyordu; şikayetler, suçlamalar, çaresiz yalvarışlar. Onları görmezden geldim.

Çarşamba sabahı, annemin kartı süpermarket kasasında reddedildi. Panik içinde beni aradı. «David, kartım çalışmıyor! Banka içinde para olmadığını söylüyor!»

«Doğru,» diye sakince cevapladım. «Havaleleri durdurdum.»

Bir sessizlik. «Ne? Cumartesi yüzünden mi? Beni cezalandırıyorsun!»

«Kimseyi cezalandırmıyorum,» dedim. «Artık yaşam tarzlarına fon sağlamıyorum.»

Faturalarını nasıl ödeyeceğini sorarak bağırdı. «Bir yolunu bulursun,» diye cevapladım. «Herkes gibi.»

Ertesi gün Jessica telefonda hıçkıra hıçkıra ağladı: «Bizi öylece terk edemezsin!»

«Kimseyi terk etmiyorum,» diye cevapladım. «Sadece sana fon sağlamıyorum.»

Birkaç hafta içinde sonuçlar belli oldu. Annemin evi baskı altında satıldı ve sıkışık bir banliyö dairesine taşınıp aylık 3.000 avro yerine 1.200 avroyla geçinmek zorunda kaldı.

Jessica ve Mark da evlerini küçültmek zorunda kaldılar ve Jessica hastanede ek vardiyalar aldı.

Ancak en büyük değişiklik Sarah’a karşı davranışlarındaydı. Birdenbire özür dilemeye, çiçek göndermeye ve hatta ona bir bebek partisi düzenlemeyi teklif etmeye başladılar. Kibar ama temkinli olan Sarah, bu teklifi reddetti.

Altı hafta sonra, Sarah’nın ailesi kendi bebek partisine ev sahipliği yaptı. Nezaket gereği annem ve Jessica da katıldı.

Fark çarpıcıydı: Sarah’nın akrabaları, çoğunlukla öğretmenler, hemşireler ve küçük işletme sahipleri, bizi sıcak bir şekilde karşıladılar.

Annem ve Jessica aşırı kibar davrandılar ve karşılayamayacakları kadar pahalı hediyeler getirdiler.

Partiden sonra annem beni yanına aldı. «Anlattın. Sarah konusunda yanılmışız ve üzgünüz.

Ama bu ne kadar sürecek? Ne zaman tekrar bir aile olacağız?»

«Zaten öyleyiz,» dedim. «Ama yeni şartlarda.»

«Zor zamanlar geçiriyorum David. Dairem küçük, mahalle güvenli değil.»

«Emekliliği hiç planlamamış insanlar gibi yaşıyorsun,» diye açıkladım. «Acil tıbbi durumlarda yardımcı olurum ama artık yaşam tarzını finanse etmiyorum.»

«Ne fark eder?» diye üsteledi.

«Saygı,» diye yanıtladım. «İnsanca muamele görme hakkı.»

Üç ay sonra Sarah oğlumuz Tommy’yi doğurdu. Annem ve Jessica hemen hediyeler ve sevgiyle geldiler ama asıl umutlarını gördüm: bebeğin onlara maddi avantaj sağlayacağı. Ama öyle olmadı.

Torunlarını ziyaret etmelerine izin veriliyor ama maddi bağlar tamamen koptu. Annem uyum sağladı; yerel arkadaşlar edindi ve hatta gönüllü oldu.

Jessica ve Mark zor zamanlar geçirdiler, ancak evlilikleri kendi ayakları üzerinde durmayı öğrendikleri için güçlendi.

En önemlisi, Sarah sonunda saygı görüyor. İster içgörüden ister hesaptan olsun, sonuç açık: Artık kimse karıma yük gibi davranmaya cesaret edemiyor.

İnsanlar bana yaptıklarımdan pişman olup olmadığımı soruyor. Hiç de değil. Bu akşam yemeği, önceki yılların zaten gösterdiği şeyi doğruladı: Karım daha iyisini hak ediyor ve oğlum da annesini takdir eden bir aileyi hak ediyor.

Cömertlik beraberinde beklentileri de getirir; bunların en önemlisi de temel saygıdır. İnsanlar buna saygı göstermediklerinde, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar.

Bazen en nazik davranış, başkalarının gerçeklerden ders çıkarmasına izin vermektir.

Bunlar da İlginizi Çekebilir