Naci Görür, bu araştırmalarda koordinatördü. Hatta Kadir Topbaş’ın İstanbul’da belediye başkanı olduğu o dönemde hükümetimizin bu araştırmalara katkısının sıfır olmasından hayıflanıp, ‘Ayıp oluyor, biz bunu gündeme getirip para mı istesek’ dedik. Naci Görür’ün bu talebine son dakikaya kadar cevap verilmeyip, son dakika ‘hayır’ denildi."
“Kuzey Anadolu Fayı boyunca 1939'dan 2000’lere ulaşan ‘deprem göçü’ araştırmalarına göre, bizim bugün dikkat çeken Erzincan civarında bir fayımız var, bir de İstanbul var. İstanbul’da hareketini yakından izlediğimiz fayda hareket devam ediyor ama deprem olmuyor. Burası en çok korktuğumuz yer. İstanbul’un şehir içindeki faylarını bir öğrencimizle haritaladık.
Kandilli’deki meslektaşımız fay çözümlerini koydu. Biz hep zannediyorduk ki bütün sıkıntı Kuzey Anadolu Fayı’ndadır ve bu İstanbul’un güneyinde olduğu için İstanbul’u etkiler. Hayır, İstanbul’un içinde de fay var. Yine Kadir Topbaş zamanında 1/5 binlik İstanbul Jeoloji Haritası yapıldı. O haritayı alıp çöpe atın, içeriğinde hiçbir şey yok. İstanbul içerisinde depremden sonra olacak fe-laketlere karşı önlemler ve sağlık teçhizatı son derece zayıf. Bunu her gün görüyoruz. İstanbul’da yangınlar çıkacak. Afet bölgesi söndürmek orman söndürmeye benzemez. Böyle bir şehirdeki yangınları helikopterle söndürmek için özel yöntemler gerekir. Bunların planlanması lazım. Planlanmış mıdır? Hayır.”
Son depremde 100 milyon ton hurda malzeme çıktığını belirten Görür, “Asbest de dahil, her türlü toksik ve kimyevi maddeyi gömdük. Yağmur sularıyla bütün zehirli ağır metaller yer altı sularına, göllere, denizlere karıştı. Balıkçı balığı tuttu, soframıza geldi. Güneydoğu’nun depremde o-lmeyen insanları, uzun vadede k-nser t-ehlikesiyle karşı karşıya” ifadelerini kullandı.

Bunlar da İlginizi Çekebilir