Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bile anılmayacak diye yasak koymuştu.

Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyumuş.

“Oğlumun hasretine dayanamıyorum! Pek özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim” dese de, baba geri adım atmamıştı. 

Aradan epey zaman geçmişti.


Oğlunun doğum günü o sene bir bayram günü ile aynı güne denk gelmişti.

Annenin hasret dolu ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba:

“Şu adrese git, oğlunu gör” dedi.

Ve ekledi, “Adresi benim verdiğimi söyleme ama…”


Birkaç şey daha söyledi lakin anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı.

Sevinçten uçuyordu.


HABERİN Devamını Okumak İçin Görsele Tıklayın

Sevinçten uçuyordu.

Hemen hazırlandı yola koyuldu.

Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres.

Gittiği yer bir tamirhaneydi.

Oğlunu kirli bir tulum içinde görünce hüzünlendi.


Bir süre ıslak gözlerle dükkanın karşısından seyretti ve oğluna doğru yaklaşmaya başladı.

HABERİN Devamını Okumak İçin Görsele Tıklayın
Babası hariç herkesi soruyordu, “o nasıl, bu nasıl?” diyerek.

Ve sonunda “O adam nasıl, hâlâ aksi ve anlayışsız mı?” diye sordu annesine.

Anne cevapsız bıraktı bu soruyu.


“Hadi oğlum gel eve gidelim, yarın bayram, mübarek gün” dedi.

“Hayır anne, ben böyle iyiyim. O adamla tekrar aynı evde yaşayamam” dedi ve dükkâna doğru yürüdü.

Arkasından bir süre bakakalan anne; hazırladığı pastayı oğluna vermek için seslendi.

Delikanlı pastayı alırken annesine “Anne ne olur ısrar etme, gelmeyeceğim. Bir gün bile merak edip arayıp sormayan bir adamla aynı evde yaşayamam ben” dedi.
Anne boynu bükük halde oğlunun yanından ayrılmaya hazırlanırken;
“Peki oğlum sen bilirsin. Anlaşılan çok kararlısın, gelmeyeceksin. Ama baban dedi ki; son bir aydır arkadaşlık ettiği çocuktan uzak dursun, o çocuk sana zarar verecektir. Önceki arkadaşıyla barışsın.”

Bu kez çocuk donakalmıştı.


Annesi eve dönmüştü.

Babaya sitem etti,

Madem biliyordun nerede olduğunu neden benden sakladın? O yüzden rahattın demek?”

Hep ters, aksi görünen baba yutkundu ve gözlerinden iki damla yaş akıverdi.

“O benim canımdır ya, canım” dedi.

“Ne zamandan beridir biliyordun?” diye sordu anne.
Gittiği günden beridir biliyorum. Bazen öğlen molalarında ne yiyip ne içiyor diye gider uzaktan seyrederdim, Bazen akşamları geç gelirdim ya hani, sen beni kahveden sanırdın, işte o zamanlarda da ne yapıyor kimlerle takılıyor diye takip ederdim.”

[adace-ad id=”303049″]

Karı koca bir birlerine sarılıp ağlarken kapı çaldı.

Elleriyle gözlerini silerek kapıyı açmaya gitti anne.

Annesinin kendisine yaptığı pastadan daha büyük bir pasta ve hediye paketi ile içeri girdi delikanlı.


Koşarak babasına sarıldı.

“Bayramınız mübarek olsun babaaaa…”

Delikanlı geç de olsa anlamıştı, kendisine hiç bakmadığını düşündüğü babasının, aslında gözünü hiç üzerinden ayırmadığını…

Babalar gizli ağlar…

Ragıp Karadayı

Bunlar da İlginizi Çekebilir