Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu… Ayrıntılar İçeriğin Devamındadır..İçeriğin Devamını Okumak Ve Görmek İçin Lütfen Görsele D’okununuz.
Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur:
– Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun? – Kim olduğunuzu bilmeli miyim? – Ben Yrd. Doç. falan kişiyim. – Evet? – Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın! – Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız? – Doçent. – Peki sonra? – Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör. – Daha sonra? – Belki zor ama, Ordünaryus Profesör. – Evet… Peki bu dereceden sonra? – Hiiç… – Ben şimdiden ‘hiç’im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım…