Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar.
Deli hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder.
Hancı deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur
Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir:…DEVAMINI OKUMAK İÇİN GÖRSELE DO/KUNUNUZ..
Zararsız bir deli ile bir general bir handa aynı odada misafir olurlar.

Deli hancıya sabah erken yola çıkması gerektiğini söyler ve sabah ezanında uyandırılmasını rica eder.

Hancı deliyi istediği vakitte uyandırır. Karanlıkta giyinmeye çalışan deli yanlışlıkla generalin elbiselerini giyer ve yola revan olur.

Epey yol katettikten sonra ortalık aydınlanınca üzerindekileri fark eder. Şöyle söylenir:

“Vay aptal hancı! Benim yerime generali uyandırmış!”
ALDATTIN MI?

Ünlü diş hekimi Sam ve eşi 50. evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı.

Sam birden eşine bir soru sordu:

– “Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?”
– “O da nerden çıktı?” diye sinirlendi eşi, “cevabı öğrenmek
istemezsin herhalde” dedi.

“İsterim” dedi Sam. “Lütfen anlat.”
– “Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım”
diye cevap verdi eşi.

Kimlerdi bunlar?” diye sordu Sam. “İlki” diye anlatmaya başladı eşi
“hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğni kurmak istiyordun da
hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka müdürü eve
geldi; hiçbir sey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern
aletlerle kliniğini açabildin…”

– “Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili
karıciğim” dedi Sam. “Peki ikincisi?”

– “Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmistin ya, kritik bir by-pass ameliyatı
olman gerekiyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an
ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatinı yaptı. Sen
hayata döndün” dedi eşi.

– “Ah benim sevgili karım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha
feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatışın?”

– “Hatırlıyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası başkanı olmak
istemiştin de 369 oy eksikti…(!)
BU TOHUMU SİZ EKEBİLİR MİSİNİZ?

Bir zamanlar Çin’de bir adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı..

Adamı yakalayıp cezalandırılmak üzere İmparator’un karşısına çıkardılar. Hırsız İmparator’u görünce ona şöyle dedi;

“Değerli efendim, çok açtım,

dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affedersiniz size paha biçilemez bir armağanım olacak..”

İmparator dudak büker;

“Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?”

Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve;

“Bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz..”

İmparator kahkaha atarak;

“Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni..” dedi.

Yoksul adam;

“Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım..

Bu tohumu ancak, ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz..”

İmparator irkildi, suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle;

“Ben imparator’um bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim.” dedi..

Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telâşe içersinde İmparator’a dönüp itiraz etti.

“Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinadar başı eksin..”

Hazinadar başı da hemen bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti.

Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar..

Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde başbakana, hazinadara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve;
“Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim.” dedi.

Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için attı.

Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi..

Sonra da gülerek;

“Bas git buradan be adam, bugünlük bu ders hepimize yeter.” dedi..

Ortalığın toz duman olduğu şu günlerde tohumu ekecek temiz kimse var mı dersiniz??

Okumayi, hele uzun yazilari okumayi pek sevmeyen bir toplumuz, okuyan nokta koyabilir ve pa.ylaşır mi..

Bunlar da İlginizi Çekebilir