Her şey dahil otelde çalışan aşçının hayrete düşürecek itirafları
Her şeyin olduğu açık büfeli otellerin yemekleri ne kadar güzel gözükür dimi. Bu görsel şölene aldanmayın. Bu tip otellerde çalışan aşçının anlattıkları sizi şaşırtacak. Detaylar haberimizde.
Her şey dahil otelde tatil yapmayı düşünüyorsanız bu içeriğe göz atmalısınız! her şey dahil otelde çalışan aşçının anlattıkaları sizi hayrete düşürecek. Eğer her şey dahil sistemin uygulandığı bir otelde tatil yapacaksanız kulak kabartınız. Aşağıdakileri peşinen kabul etmiş oluyorsunuz...
Mideniz bulanacak
Duyacaklarınız sizi hem şaşırtabilir hem de midenizi bulandırabilir. Her insanın ihtiyacı olan ve 4 gözle yazın gelmesini bekler. Güneş, kum, eğlence, deniz ve her şey dahil otel. Akşam yemeğini sabah kahvaltısı açık bufe her şeyin olduğu bir yer. Mükemmel dimi. Bunlara aldanmayın gideceğiniz yerin kalitesine iyi bakın yemeklerine dikkat edin.
Her şey dahil bir otelde çalışan aşçının anlattıkları ağzınızı açık bırakacak.
Kırmızı et olarak genelde hindi eti kullanırız. Bu da yapısı gereği fazla süner. ne kadar pişirirseniz pişirin elastiki bir yapısı vardır. Müşteriler genellikle çok az pişmesinden şikayetçidir.
Balık olarak alabalık ya da kuzu balığı vardır. Kuzu balığı da tercihen tuzda pişmiş olarak verilir. Aslında tükettiğiniz şey, köpekbalığıdır. Ben hiç kuzu balığı pişirdiğimizi hatırlamıyorum. Tuzda pişirmemizin nedeni, lezzet farklılığını ortadan kaldırmaktır. Donmuş balıklarda genelde sudak ve kalamar kullanılır. Ahtapot, Ege Bölgesi’nde daha yoğundur. Tabii ki bunları bir takım içeceklere bastırıyoruz.
Bir gün akşam büfesinde kalan 50 – 60 kg eti, tabii ki çöpe atmıyoruz. Bu, müsrifliktir. Stajyerlere sosu yıkatıyoruz ve başka bir sos ile bağlayarak ertesi gün büfeye sunuyoruz. Örneğin demiglace sos ile pişmiş bir yemeğin etlerini alıp hollandez sos ile tekrar büfeye sunuyoruz. Ama hollandez sos öyle kolay değildir. emeğe saygı lütfen
Her şey dahil sistemini uygulayan bir otele gittiğinizde büfede devasa boyutlarda, krem şanti ile kaplanmış yaş pasta tarzında pastalar karşılar ya sizi.
Kime sorsanız ismini bilmediği, herkesin birbirinin yüzüne aval aval baktığı, maşa ile tabağınıza koyarken stajyer çocukların kikirdeyerek sizi izledikleri pastalar vardır ya hani biz onlara ”doyuran” deriz. Bir akşam önceden kalan artıkları çocuklar büfeden toplar, pastanedeki demi chef’ler bu tatlıları bir güzel yoğurur ve akabinde üzerine pralin, damla drop, çırpılmış krema, en sonunda da meyve aromalı krem şanti ekleyerek tekrar büfeye gönderirler.
Eğer Türk gecesi var ise ve menüde çiğ köfte de mevcutsa hemen koşa koşa gidip atlamayın. Önce bir düşünün. 1 kg. çiğ köfte 2 saatte yapılıyor.
Orada bulunan çiğ köfte en az 20 kg.’dır. Eğer tam kıvamında olduğunu düşünüyorsanız işler sandığınızdan daha kötüdür. Stajyerler ayaklarına poşet giyer ve büyükçe bir kazanın içinde bir güzel yoğururlar.